İster inanın isterseniz inanmayın amma gerçekten de 42 sene önce bugün milletimizin 2. Adamı 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal tarafından nemenem olduğu izah edilemeyen ekmeğin ,pastanın, çayın, şekerin ,lokantalardaki yemeğin, berberin fiyatından tutunda otomobillerin satış fiyatının ne kadar olacağına bile devletin karar verdiği ”Karma ekonomi” denilen sistemden ülkemizin çıkarak Liberal ekonomiye geçilmeseydi şu anda Türkiye başta batı ülkeleri olmak üzere tüm emperyalistlerin en sevdiği ülke oluru!!!
TÜRKİYE ÖZAL’IN CESARETİYLE SERBEST EKONOMİYE GEÇMESEYDİ GÜMRÜK DUVARLARININ ARDINA SAKLANAN İSMİNDEN BAŞKA SANAYİCİLİKLE İLGİSİ OLMAYANLAR HURDALARIN MONTAJINI YAPARDI!
Çünkü Turgut Özal Süleyman Demirel tarafından 12 Eylül 1980 darbesinden önceki son hükümet olan Süleyman Demirel’in dışarıdan destekli azınlık hükümetinde Başbakanlık Müsteşarı ve Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşar vekiliyken Türkiye’nin liberal ekonomiye geçilmesini sağlamasaydı.
Türkiye’nin 24 gün önce tamamladığımız 2021 yılındaki ihracatının ancak ve ancak 20’de biri kadar yani 12 Milyar bilemedin maksimum belki 18 Milyar dolarlık ihracat yapan bir ülke olabilirken şu anda dünya ihracatından aldığımız %1’in üstündeki payımız ise ancak ve ancak maksimum% 001 olabilirdi.!!!
Çünkü şu anda Güney Amerika’dan Avrupa Birliği ülkelerine, Çin ile Hindistan’a, Afrika ülkelerinin tamamına kadar dünyanın dört bir yanına tamamına yakını sanayi mallarından oluşan ürettiklerimizi satan 101 bin 386' ihracatçımız olmaz ve dolayısıyla da 225 milyar dolarlık ihracatı da gerçekleştiremezlerdi.!!!
Çünkü yüksek gümrük duvarlarının ardına saklanarak Avrupa, Amerika ve diğer gelişmiş ülkelerin üretimden kaldırdıkları çoğu çok yüksek yakıt veya maksimum elektrik gücüyle çalışabilen ve kullandığı yüksek orandaki yakıt ve elektriğin yanında fiyatlarıyla kıyaslandığında dünyadaki işlevi ve kalitesi kendilerinden onlarca misli olanlarla arasında Kılıç Aslan Tepesi ile Everest tepesi kadar fark olan ve sadece ülkemizde montajı yapılan mamulleri alacak ülke olmayacağından kesinlikle sanayi mamulü ihracatımızda şimdiki manada olmayacaktı.!!!
Yüksek gümrük duvarları nedeniyle kalkınmış ülkelerde üretimden kaldırılan elektronik ve elektrikli ilkel aletlerin montajından yüksek paralar kazananlar bu kazançlarını kaybetmemek için rekabete dayanan üretime geçmek mecburiyetinde kalmayacaklarından ilkelliğe devam edilecekti!!!
Rekabet edici üretime geçilmeyince de olsa olsa cam ve mamulleri ile hububatın işlenmesinden elde edilen un, mantı, makarna ile bisküvi bizim ihracat kalemlerimizin sanayi mamullerini oluşturabilirdi.
O dönemde tamamına yakını İstanbul ile Trakya’da bulunan yüksek gümrük duvarları ardına sağlanarak montajcılık yapan isminden başka sanayicilikle alakası olmayan batı sermayesi tarafından desteklenen sanayicilerle Anadolu’daki küçük sermayeli iş insanlarının rekabeti mümkün değildi.
Mümkün olmadığından da Kayseri’de Düdüklü tencere ile şimdiki kaliteleri dünya tarafından tescillenenlerin aksine “Kayseri malı “ diye kalitesizliğinden dolayı aşağılanan mobilya ile başkent Ankara ile İnegöl deki mobilya üretimiyle Gazi Antep ve Çorum’daki un ve un sanayisi ile lastik ayakkabı üretimi ile İstanbul ile Bursa ve Adana’daki tekstil fabrikalarının ihracatı dışında küçük el atölyelerinde imal ettiklerini ancak sınırdaki komşulara satabilme dışında şimdiki gibi Dünyaya akla gelebilen her şeyi satabilen Anadolu sermayesi olmayacaktı!!!
BALKANLAR,KAFKASLAR İLE AFRİKADA SÖZÜ DİNLENEN,MAZLUMLARIN HAMİSİ OLAMAYACAKTIK!!!
Yazının girişinden itibaren yazdığım gerekçelerle somutlaşan bilgilerden de anlaşılacağı gibi Türkiye dünyanın dört bir yanındaki mazlum ve mağdurların imdadına yetişen, ata yadigarları eserleri ayağa kaldıran TİKA hizmetleri, Balkanlarda ve Kafkaslar ile Afrika kıtasının tamamına yakındaki etkinliğimiz Filistinli ve Arakanlı Müslümanlar başta olmak üzere tüm mazlum ve mağdurların hamisi olamayacaktık.!
NE MAVİ VATANI NE LİBYA İLE MÜNHASIR BÖLGE ANLAŞMASI NEDE KARABAĞI KURTARABİLECEKTİK!
Merhum Özal’ın cesareti ve samimiyetiyle Demirel’i ikna ederek aldırdığı 24 Ocak 1980 kararları olmasaydı Türkiye şu andaki yıllık 225 milyar dolar ihracatı sağlayacak sanayisinin savunma sanayide kendi kendine yetme oranı %80’i aşan yeterliliğe de ulaşamayacaktı.
Bırakın ulaşmayı bu oran%10’larda bile olmayacağından Libya’nın meşru hükümetini Emperyalist uşağı Haftere karşı koruyacak, sınırlarımız içindeki ve dışındaki bölücülerle mücadele edecek silahlarımız olmayacaktı.
Dünyanın gıpta ettiği bu savunma ve saldırı ile düşman silahlarını etkisiz hale getiren elektronik karıştırıcılarımızda olmayacağından Ermeni işgalindeki kardeş Azerbaycan toprağı Karabağ’ıda kurtaramayacağımız gibi ne Mavi Vatan, ne Gök Vatan’ımınız olmayacağı gibi Libya ile Ak denizde Münhasır bölge anlaşmasını da imzalayamayacaktık.!!!
AĞZINA VURULUP LOKMASI ALINABİLEN HER ŞEYİ İLE KALKINMIŞ ÜLKELERE MUHTAÇ OLAN TÜRKİYE DEN HİÇ BİR KALKINMIŞ ÜLKE İLE EMPERYALİSTLER VE KOMUŞLARIMIZ ÇEKİNMEYECEKLERDİ!!!
Ağzına vurup ağzındaki lokması alınabilecek olan her yönüyle dünya bankası ile İMF ile ABD ve AB’ye muhtaç olan silahlarının tamamı NATO tarafından nerede kullanılabileceği kesin şartlara bağlanarak karşılanan Türkiye’den batı ülkelerinin tamamı memnun olurlardı.!!!
Merhum Menderes ve ardından ise Özal dönemindeki gibi ve 2007 Genel seçimleri öncesi yeniden nükseden Türkiye ve Erdoğan düşmanlığı da şimdilerdeki gibi kesinlikle olmayacaktı.!!!
24 OCAK KARARLARIYA BAŞLANAN ÇABAYLA DÜNYADA OYUN KURULAN DEĞİL OYUN KURAN OLDUK
Mevla’mızdan ülkemizin şu anda önce bölgesi ardından ise tüm dünyada üstüne oyun oynan ülke olmaktan çıkartılıp, oyun kuran ülke olmasını sağlayan tüm gelişmelerin temelini oluşturan 24 Ocak 1980 kararlarının mucidi ve iktidara geldikten sonra ise uygulayıcısı olan Turgut Özal ve ardından gelenlerden bu sistemi en iyi şekilde uygulayanlardan vefat edenlerinin ruhlarının şad mekanlarının Cennet olmasını, yaşayanlara ise sağlık imanlı uzun ömürler vermesini niyaz ediyorum.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
YORUMLAR