15 Temmuz 2016’daki kalkışmada caydırıcılığı milletin cesaretiyle ortaya konmasına rağmen 16 Nisan 2017 Referandumuyla kabul edilen ve 9 Temmuz 2018 ‘den itibaren uygulanmaya başlanan kuvvetler ayrılığına dayalı Cumhurbaşkanlığı sisteminin uygulamaya konulduğu seçime kadar fiili hakimiyet millet iradesiyle seçilen hükümet yerine 1961 anayasasıyla yönetime büyük ortak yapılan silahlı bürokrasi ve yüksek yargı ile yüksek eğitimin ortak iradesindeydi.
Yani silahlı ve yüksek yargı, yüksek eğitim kurumları başta olmak üzere üst bürokratlar kendilerini devletin sahibi velinimetleri olan milleti de kendilerinin maksatlarına hizmet etmeyen atanmış ve seçilmişleri de Osman Yüksel Serdengeçti’ye dönemin Ankara Valisi Nevzat Tandoğan’ın belirttiği gibi millet bu statükonun emellerini gerçekleştiren mekanizmanın dişlilerinden öteye geçmeyen bireyler olarak görülüyordu.
KENDİLERİNİ KAF DAĞINDA GÖREN ATANMIŞLAR İLE YANDAŞLARI OLAN SEÇİLMİŞLER YETKİLERİNİ SONUNA KADAR KULLANIRKEN SORUMLULUKLARI KONUSUNDA İSE HESAP VERECEK HİÇ BİR MEVKİİ VE MAKAM TANIMIYORLARDI!!!
Bu kendilerini Kaf dağında gören duruşla yasa ve anayasayla kendilerine verilen sınırları belli olan görevi ve bu görevdeki yetkiyi sonuna kadar hatta verileni aşarak bile kullananlar, sorumluluklarını ise umursamıyorlardı.!!!
HER KALKIŞMADA ŞAPKASINI ALIP GİDENİN AKSİNE CESUR SİYASETLE 15 TEMMUZ KALKIŞMASININ BERTARAFINA VE 12 EYLÜL’CÜLERİN YARGILANMASINA KADAR CUNTACI ZİHNİYET FİİLEN MİLLETİNDE DEVLETİNDE ÜSTÜNDEYDİ!!!
Cumhurbaşkanlığı hükümeti sistemine geçilinceye kadar görevleri milletin iradesi ile seçilen Milletvekilleri ve bu vekiller tarafından verilen güvenoyu ile seçilen sivil hükümete ve Cumhurbaşkanına kayıtsız şartsız itaat etmek.
Hükümet tarafından verilecek emir gereğince yurt içi asayişi sağlamak için Polis teşkilatıyla birlikte görev almak veya TBMM’sinden çıkartılacak yurt dışı görevin gereğini tartışmasız yapmaları gereken ve yüksek demokrasilerde resmi olarak Milli Savunma Bakanına bağlı olmaları gereken silahı bürokratlar kendilerini milletinde, milletin iradesinin tecelli yeri olan TBMM ’sininde, hükümetinde hatta Cumhurbaşkanında üstüne görüyorlardı.
Soludukları hava ve Rabbimizin verdiği ömür dışında her şeyleri millet tarafından karşılanan silahlı atanmışlar ”Bizim Çocuklar hükümete el koydu” şeklindeki dönemin ABD başkanı tarafından belirtilen darbe ile velinimetleri ve sahipleri olan milletin iradesine karşı 27 Mayıs 1960 darbesi ile başlayan,12 Mart 71’de güvenoyu alan hükümeti cebren indirmeleri ardından ise bundan 43 yıl önce gerçekleştirilen 12 Eylül darbesini yaptılar.
DARBELERİN HESABININ SORULMAMASINDAN CESARETLENENLERE "GENELKUMAY BAŞKANI HÜKÜMETE BAĞLI BİR KURUMDUR” CEVABIYLA 27 NİSAN E BİLDİRGESİNİN BİR KAĞIT PARÇASI OLMASIYLA DARBELERİN ÖNÜ KAPATILDI!!!
27 Mayıs ile 12 Mart ve 12 Eylül ile 28 Şubat Post modern darbelerini yapanların milletin iradesini temsil eden cesur siyasetçilerin duvarına ilk defa 27 Nisan 2007’deki E. Bildiriye karşı yapılan hükümetin cesur açıklamasına tosladılar.
Bu gecenin geç saatindeki tıpkı 27 Mayıs 1960, 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980 ve 28 Şubat 1997 darbelerinin devamı niteliğinde olan ve başta CHP,ANAP ve DYP tarafından desteklenen millet iradesine karşı yapılan kalkışmada 27 Mayıs 1960,12 Mart 1971,12 Eylül 1980 darbesiyle 28 Şubat Post Modern darbeleri gibi milletin iradesine yapılan ihanettir.
E. Bildiriye hükümetin ertesi günkü ” “Başbakanlığı bağlı bir kurum olan Genelkurmay Başkanlığı’nın herhangi bir konuda Hükümete karşı bir ifade kullanması demokratik hukuk devletinde düşünülemez.
Genelkurmay Başkanlığı, Hükümet’in emrinde görevleri anayasa ve ilgili yasalarla tayin edilmiş bir kurumdur.
Anayasamıza göre Genelkurmay Başkanı, görev yetkilerinden dolayı Başbakan’a sorumludur.” Açıklamasıyla 2011’e kadar Genelkurmay internet sitesinde kalan açıklamanın etkisiz bir kağıt parçasına dönüştürülmesiyle demokrasilerin önünün kesilmesinin bertaraf edilmesi için örülmeye başlanan tuğlalarla 15 Temmuz 2016’daki illetin iradesiyle yerle yeksan olan militarizme geçit vermeyen sur örüldü.
HÜKÜMETİN CESUR AÇIKLAMASIYLA FİİLEN İLK DARBENİN ÖNÜNÜN KESİLMESİ, GİDELEN ERKEN SEÇİMDE AK PARTİYE MİLLETİN 2002’YE GÖRE %12.30 DAHA YÜKSEK DESTEKLE %46.58 OYLA İLK DEFA BİR DARBE ÖNLENDİ!
Özal, Demirel ve Sezer’in Cumhurbaşkanı seçiminde aranmayan sonradan çıkma 367 yeter sayısı ucubesi ve CHP ile DYP ve ANAP’lı vekillerin TBMM genel kuruluna katılmamasıyla ortaya atılan sayının ilk turda karşılanmaması üzerine CHP’nin Anayasa mahkemesine bu kararın iptali için götürmesi ve kendi istekleri doğrultusunda bir karar çıkmaması halinde kaos çıkacağı yönündeki tehditlerinde etkisiyle Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turunun Anayasa mahkemesi tarafından iptali üzerine hükümetin milleti hakem kılabilmek için sinesine dönüş için alınan erken seçim kararıyla cuntacıların bir sonraki oyunları bozuldu.
Bugün yerimiz dolmasına rağmen bu konuda yazacaklarım tamamlanmadığından Mevla’mızın izniyle hükümetin cesur kararına milletin cevabını da bununla sağlanan somut gerçekleri de Perşembe günü yazacağım.
Kıyamete kadar ülkemiz yönetiminde millet iradesi dışında hiçbir yer yüzü gücünün hakim olmaması için gerekenlerin zaman geçirilmeden yapılması için takip edilmesi ve ettirilmesi dileğiyle. Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Devam Perşembe’ye.
YORUMLAR