Atalarımız boşuna “Güneş balçıkla sıvanmaz ”demezken, Piri fani yeryüzünün samimi nadir Müslümanlarından ve hümanistlerinden hemşerimiz Yunus Emre hazretlerinin sığaya çekilmesi 25. Yıl ve daha sonraki kutlamalara zorla yamananlar bizzat kendi yayınlarıyla kendilerini sığaya çekmeleriyle katkıları olduğu yönündeki sözler kendi elleriyle çürütüldü.
Bilindiği gibi her söylediğine ve yazdığına azami şekilde ihtimam yani özen gösteren Yunus Emre şimdiki istisnanın dışında kalan genel ek serisinin Mahşeri mantı yerine kendi çıkarlarına göre oluşan beşeri mantıkla yapılacak yanlışların er geç ortaya çıkacağını biliyor.
Bu bilinciyle de Rabbimizin izni ile ölümünden asırlarca sonra bile olsa birilerinin çıkarak söylediklerinin ve yazdıklarının ellerine geçmesi halinde okunarak yanlışlarının ortaya çıkartılabileceğini görüyor.
Rabbimiz tarafından kendisine bahşedilen kalp gözü ile görerek bu nedenle her satırını değil her sözcüğünü yüce dinimiz İslam’ın süzgecinden geçirerek yazdığı şiirlerinde kendisinin şiirlerini inceleyecek kişiye de yazdıklarının laf olsun diye yazılanlar olmadığını bu zatın ismini bizzat belirterek onu ikaz ediyor.
Yunusumuz bu şiirinde ” Ben dervişim diyene bir ün edesim gelir, Seğir dübensesine varıp yetesim gelir., Sırat kıldan incedir, kılıçtan keskincedir, Varıp anın üstüne evler yapasım gelir.,Altında gayya vardır, içi nar ile pürdür, Varuben ol gölgede biraz yatasım gelir.,Oda gölgedir deyu ta’n eylemen hocalar,Hatırınız hoş olsun biraz yanasım gelir.,Ben günahımca yanam, rahmet suyunda yunam,İki kanat takınam, biraz uçasım gelir.,Andan Cennete varam, Cennette huriler görem,Huri ile gılmanı bir bir koşasım gelir.,Derviş Yunus bu sözü eğri büğrü söyleme,Seni sigaya çeken bir Molla Kasım gelir.!!!” Diyerek bir yanlış yapılmamasına mutlaka dikkat edilmesini.!!!
Dikkat edilmediği zaman birilerinin çıkarak gerçekleri ortaya koyacağını belirtir.
Bu şiirin bu günkü yazımızın konusuna getirecek olursak gerçekten de Pirin hakikatleri görme erdemine eren bur ulu kul olması misali tüm samimi çabalarıma rağmen Aksaray’ın 1845-1920 ile 1933-89 sarasındaki il olma mücadelesi için hazırlanan video ve broşürde katkısı olmayanların varmış gibi konması konusunda ikinci vilayetliğin kamu oyu oluşturulması konusundaki çabayı başlatan ve sonuna kadarda içinde olan ve kimin katkılarının olup ,olmadığını da en iyi şekilde bilen olmama rağmen bu konudaki çabalarım her ne kadar karşılanmasa da kamu otoritesi tarafından haklılığım kendi etkinliklerinde ortaya konan dönemin gazete kupürleriyle hem benim söylediklerim onaylandı hem de işkembeden atarak katkısı olduğunu söyleyenler kendi yayınlarıyla kendilerini sığaya çekerek kendi yayınlarıyla olduğunu iddia ettikleri yalanları tekzip edildi!!!
30.YIL VİLAYETLİK KUTLAMALARI İÇİN KÜLTÜR MERKEZİ GİRİŞİNE KONAN GAZETE KUPÜRLERİYLE O DÖNEMDE YAYINLANAN GAZETELERİN HİÇ BİRİNİN İL OLMA İSTEĞİMİZE HER HANGİ BİR KATKILARININ OLMADIĞI ANLAYŞILDI!!!
Rabbimize bu konuda ne kadar çok şükür etsek, Hamdı senalarda bulunsak azdır.!!!
25. yıl kutlaması için hazırlanan el broşürü ve bu etkinlik için hazırlanan videoda sonradan yapılan ilavenin gereksiz olduğunu ,çünkü yapılan ilavede bulunanın il olmamızdan yıllarca sonra hatta 17 yıl sonra yazdıklarının bu il olma mücadelemizle alakasının olmadığını belirtmeme rağmen söylediklerimi bir türlü bu yanlışı yapan dostlarıma kabul ettiremedim.
İSİMLERİNİ BAHSETTİKLERİM DIŞINDA KİMSENİN İL OLMAYA KATKISININ OLMADIĞI 30. YIL ETKİNLİĞİ İÇİN KONAN GAZETELER TARAFINDAN YAPILAN TEKZİBİ GÖKTEN ÖZTÜRK OBJEKTİFİYLE DONDURDU!!
Fakat 30. yıl kutlamaları için Kültür Merkezinde yapılan etkinliğe gelenlerin görebilmesi için ana girişe konan ve Gazeteci Gökten Öztürk’e fotoğrafların çekerek o anı dondurduğum ve arşivime koyduğum mahalli gazetelerin hiç birinde il olmamız gerektiği konusunda bir haber veya yorum olmaması benim ilk kıvılcımın çakılmasına vesile olan ve konuyu bu seri yazımda isimlerini verdiklerimin dışında hiçbir kişi ile kurumun ve dönemin genel gazetelerin temsilcileriyle birlikte mahalli gazetelerinde katkılarının olmadığını konunun başlatanı ve sonuna kadarda ,hatta sonrasında da takip edeni olarak söylediklerimi gazeteler tarafından bizzat kendilerini bu konuda sığaya çektikleri yani kendilerinin Molla kasımı oldukları kupürleriyle kanıtlanırken bu çıplak ve somut gerçeğe rağmen desteksiz olarak aksini söyleyenlere ise verilen en somut cevap oldu.!!!!
Mevla’ma konunun içinde başından sonuna kadar bulunan bu nedenle de kimin katkısının olup olmadığını %100 bilen olarak katkıları olmayanların varmış gibi gösterilmelerinin doğru olmadığı konusundaki çabama kamu idaresinin bizzat kendi etkinliğiyle onaylamasını sağlamalarından dolayı sonsuz şükürlerimi hamdı senalarımı arz ediyorum.
Kamu kurumlarının veya her hangi bir etkinliği yapacak olan özel kurumlarında kendi kendilerini tekzip etmemeler için bu ve benzeri konularda kılı kırka yarılmalarını, aksi durumunda tıpkı Molla Kasımın Yunus Emre’yi sığaya çekmesi misalinde olduğu gibi kamu idaresi tarafından veya başkaları tarafından yapılanla ilgili olarak er geç sıgaya ekilecekleri bilinciyle gerekeni yapmaları ve yaptırmaları, aksinden ise fersah ,fersah kaçınmaları dileğiyle.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun. Cuma’mız mübarek olsun.
(*) Bu yazımda kullandığım Yunus Emre’nin bir Molla kasımın kendisini sığaya çekeceğiyle ilgili şiirini https://www.yeniakit.com.tr/haber/yunus-emre-ve-molla-kasim-1240808.htmldan aldım.
Emeği geçenlerden Mevla’mızın razı olmasını dilerim. Ali Genç
YORUMLAR