Her yıl 20 Nisan geldiğinde, tarih sayfaları sadece bir günü değil, insanlığın seyrini değiştiren bir doğumu hatırlar!
Bu doğum Araplar tarafından takvimlerinin başı olarak kullandıkları 12 Rebiülevvel (20 Nisan) Pazartesi gecesi yani Kur’an’ı Kerimin Fil suresinde bilgisi verilen Kâbe’ye saldırmak isteyen dinsiz Ebrehe komutasındakilerin Hakkın emriyle ebabil kuşları tarafından ima edilmelerinden 52 gün sonra dünya nur saçan ve yer yüzünde bir çok olağan üstü gelişmenin yaşandığı zaman dilimiydi.
Bu doğum, o zamanki gerçek adalet yerine güçlülerin ve güçleriyle mağrurla şanların uyguladıkları adaletsizliği ortadan kaldırarak, yaratılanlara zulüm eden bu adaletsizlikle oluşan karanlıkları aydınlığa çevirten Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v)’in dünyaya gelişini hatırlatır.
Miladi takvime göre 20 Nisan 571 yılına denk gelen bu mübarek doğum, karanlık çağların içinde yanan bir nur gibi, insanlık için umut ve rahmet kapılarını aralamıştır.
Bu yıl, 1455. kez bu kutlu gelişi anıyor, hatırlıyor ve hatırlatıyoruz.
Nebiler Nebisi, son Peygamber, Peygamber Efendimizi Hz. Muhammed (s.a.v), sadece Müslümanlar için değil, tüm insanlık için bir rahmettir.
Onun örnek ahlakı, merhameti, adaleti ve sabrı; zaman ve mekân tanımadan günümüze ışık tutmaya devam ediyor.
Çölde yetim doğan bir çocuk, kısa sürede bütün bir ümmeti birleştiren bir lider, kalplere huzur veren bir Peygamber oldu.
Bugün hâlâ insanlık, onun getirdiği mesajlara, Kur'an’ın rehberliğine ve sünnetin hikmetine muhtaç.
Zira o bize sadece inancı değil; birlikte yaşamayı, adil hayatı, hoşgörüyü, hakkı ve sabrı da öğretti.
Kırık kalpleri onarmanın, düşkünü kaldırmanın, yolda zorda darda kalana yardım etmeyi, yetim malını yememeyi, aksine yetimi ve malı koruyup kollamayı, her zaman ve her şartta, hatta savaşta bile karşı tarafın ibadethanelerini, ekili alanlarını, çocuk ve kadınlar ile yaşlıları bile korumayı, Mekke’nin fethinde "Korkmayın" diyerek Hz. Yusuf (a.s)’un kardeşlerine gösterdiği hoşgörü gibi affetmenin ne büyük bir erdem olduğunu, onun hayatıyla insanlık âlemi gördü.
Modern çağın karmaşasında, birbirimize yabancılaştığımız, değerlerin hızla yıprandığı bu dönemde, O'nun öğretilerini yeniden hatırlamak, hayatlarımıza taşımak, istisnasız en büyük ihtiyacımızdır.
Bu özel günde O'nu sadece anmak değil, anlamak için de çabalamalıyız.
Onun sevgisini sözlerimizde değil, davranışlarımızda yani Hak tarafından kendisine gönderilen dinimiz İslam’ı yaşatmalı, emredilen ibadetleri ve sünnetini kalbimizde taşımamızın yanında, emredilen ibadetleri de eksiksiz yerine getirirken yasaklananlarının tamamından da kaçınarak Hakka hayırlı kul, Habibi Efendimize ise hayırlı ümmet olmalıyız.
Yani sözün özü, 1455 yıldır süren bu kutlu hatıra, her Müslüman’ın gönlünde taze bir çiçek gibi her daim solmadan, devamlı açmalı.
Peygamberimizin hicri/kameri takvime göre ihtiyar dünyamıza teşrifinin yanında, Miladi takvime göre Nisan ayının 20’sine denk gelen Nebiler Nebisi' nin karanlıkları yırtarak, önce sıcaktan kavrulan çöllere, sonra da insanlık elemine baharın gelişindeki tabiatın uyanışındaki gibi gönlümüzde onunla yeniden dirilmeliyiz.
Allah (c.c.)’ın salât ve selâmı Onun ve tüm sevenlerinin de üstüne olsun.
Rabbim yar ve yardımcımız olsun.
Yorumlar
Kalan Karakter: