Yazının başlığına dikkat eder iseniz bu soruyu sadece siz kıymetli okuyucularıma sorsaydım” sondaki kelime” Hazır mısınız?!” olurdu.
Bir Müslüman olarak başlıkta belirtilen ömrümüz olursa Pazar’ı Pazartesiye bağlayan gece kalkılacak ilk Sahur ve Pazartesi günü ise yine ömrümüz olurda oruç tutmaya engel bir halimiz olmaz ise tutulacak ilk orucu benimde tutmam gerektiğinden bu soruyu Farz olarak Ramazan orucunu tutacak din kardeşlerimle birlikte kendi nefsime de sordum.
VÜCUDUMUZUN BİYOLOJİK SAATİNİ 3 AYLAR VE 3 AYLARIN İÇİNDE BULUNAN KANDİL GECELERİNDE TUTULAN NAFİLE ORUÇLARLA RAMAZAN HAZIRLADIK!
Biz kullarını çok seven Ezel ve Ebet olan Mabudumuz öncelikle altından kalkamayacağımız hiçbir yükü sırtımıza yüklemezken aynı zamanda da biz kullarının hem maddi, hem de manevi iyiliği için yapmamızı istediği ibadetlerine ise özelliklede nefsi terbiye etmenin en iyi kesin ve güzel yolu olan rahmet ayı Ramazan’da ise insanların tutacakları Farz oruçlarına Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed(S.A.V.) tarafından yerine getirilen biz ümmetlerine de tutmayı tavsiye ettiği üç ayların başlangıcından itibaren sıklaştırılan ve genel olarak bu ayların içindeki Regaip, Miraç ve Berat kandillerinde tutulan bir ila iki veya üçer günlük oruçlarla vücudumuzun Biyolojik Saati Mübarek Ramazana hazır hale getiriliyor.
RAMAZAN’IN EVVELİ RAHMET,ORTASI MAĞFİRET SONU CEHENNEMDEN KURTULUŞTUR!
Aşağıda Ramazanı Şerif orucunun Evvelinin, Rahmet, Ortasının Mağfiret(Af edilmek) Cehennemden kurtuluş olduğuyla ilgili Peygamberimizin Mübarek Hadisi ile nefsin sadece açlıkla terbiyesini belirten oruçla nefsimizi terbiye etmenin net sonucunu belirten yazıyı bilgilerinize sunuyorum;
“Ramazan-ı Şerif’in evveli rahmet, ortası mağfiret, sonu da Cehennem’den âzâd olmaktır.” (İbn-i Huzeyme, Sahîh, III, 191)
Rivayet olunur ki, Cenâb-ı Hak, nefsi yaratınca O’na sorar:
“-Sen kimsin, ben kimim?”
Nefis cevap verir:
“-Sen sensin, ben de benim!”
Cenâb-ı Hak, kendisini var eden Rabbini tanımak istemeyen nefsi, ceza olarak bin yıl ateşte yakar. Bin yıl sonra tekrar sorar:
“-Sen kimsin, ben kimim?”
Nefis tekrar azgınca cevap verir:
“-Sen sensin, ben benim!”
Allah Teâlâ, bin yıl daha nefsi ceza olarak yakar, tekrar sorduğunda yine aynı cevabı alır. Bu defa ceza olarak onu üç gün aç bırakır. Üç gün sonra nefse:
“-Sen kimsin, ben kimim?” sorusunu sorunca nefis bitkin bir şekilde cevap verir:
“-Sen Âlemlerin Rabbi Allah’sın, ben ise âciz bir nefsim!..”
Bu rivâyette de görüldüğü üzere, oruç, nefsi terbiye etmenin en kolay yoludur. Zira âyet-i kerîmede:
“Ey imân edenler!.. Oruç, sizden evvelkilerin üzerine farz olduğu gibi sizin de üzerinize farz olmuştur. Tâ ki, (nefsinizi günahlardan) sakınabilesiniz.” (el-Bakara, 183) buyrularak orucun nefsin eğitimi ve başlı başına bir sabır okulu olduğuna dikkat çeker.
“Bu, nasıl bir eğitimdir?” diyecek olursak;
-Oruç, nefsi terbiye etmeyi kolaylaştırdığı için bizden önceki bütün ümmetlere de farz olmuştur.
-Aç kalan nefis, kalbi ve rûhu istekleri ile istilâ etme gücünü kaybetmeye başlamıştır. Bu yüzden kalp, tefekküre (Allâh’a götüren düşüncelere) dalarak Cenâb-ı Hakk’ın bize verdiği nimetleri tek tek hatırlar. Bir lokmanın kadrini bilir, bir yudum suyun aslında ne kadar büyük nimet olduğunu hatırlar. Bu hâl de kulu, şükre götürür.
-Vicdanımızın üzerindeki sis perdesi, aç kaldıkça temizlenir. Açların hâlini anlarız. Merhamet duygumuz beslenir. Böylece infak ve sadaka yapmak kolaylaşır. Allah için vermek lezzet hâline gelir.
-Oruç, maddî ve mânevî hastalıklardan korur. Bir yıl boyunca yorulan vücut, Ramazan’da dinlenir.
Ve kalp incelir, zarif hâle gelir. Belki bu yüzdendir ki, en büyük rehberimiz kulluk kitabımız Kur’ân-ı Kerim, bu ayda, incelen kalplere bir bir inmeye başlar. Ve oruç, ruhlarımızın kanayan yarasını temizledikçe, Kur’ân da rûhumuzu tedaviye ve yeniden ihyâya başlar.
Bir hadisi şerifte de Allah Rasûlü -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmaktadır:
“Yine Ramazan geldi. (Bütün mağfiret imkânlarıyla) Cennet kapıları ardına kadar açılır, Cehennem kapıları sonuna kadar kapatılır ve şeytanlar bağlanıp kısıtlanır. Ramazan’ı idrâk edip de bağışlanmamış olan kimseye yazıklar olsun!.. Kişi Ramazan’da da günahlarını affettiremezse, peki ya, ne zaman mağfirete nail olunabilecek?!”
“Hiçbiriniz oruçlu olduğu gün, çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya sataşırsa «Ben oruçlum!» desin.”(Buhârî, Savm, 9)
Yine başka bir hadiste nakledilmiştir ki, Ashâb-ı Kirâm:
“-Ey Allâh’ın Rasûlü!.. (Oruçlu) onu, ne ile zedeler?” diye sormuş, Peygamber Efendimiz de:
“-Yalan ve gıybetle…” şeklinde cevap vermişlerdir. (Nesâî, Sıyâm, 43)” Tüm din kardeşlerimizle birlikte bu satırları yazan Mevla’mızın en edna kulununda tutulacak oruçlardan, açılacak iftarlardan, kılınacak Teravihler ile diğer Namazlar ile Sahur un sevabından maksimum şekilde faydalanmamız ,faydalanmam dileğiyle tüm din kardeşlerimizin Pazar’a pazartesiye bağlayan gecede kalkacağımız ilk sahurunu ve bu sahurla tutulacak Ramazanın tebrik ederim.
Cuma’mız Mübarek olsun.
Rabbim Yar ve Yardımcımız Olsun.
(*) Bu yazımdaki Hadisi Şerifler ile Nefsin Açlıkla terbiye edilmesinihttps://www.mumsema.org/misafir-sorulari/182522-evveli-rahmet-ortasi-magfiret-sonu-cehennemden-azat.html dan aldım. Emeği olanlardan Mevla’mızın razı olması dileğiyle. Ali Genç
YORUMLAR