Çivisi çıkmış dünyanın halen sevgi dolu ve masum insanlarına merhaba…
Allah’ın özene bezene yarattığı dünya, özene bezene yarattığı insanlar tarafından tahammül edilemez bir yer haline getirildi. Nereye dönsek puşt zulası dedikleri bu olsa gerek!
Şiddet, cinayet, taciz, hak yeme, adam kayırma, hırsızlık, arsızlık diz boyu. Masum günahsız insanlar bir bir hasta ruhlu insanların kurbanı oluyor. Kadınlar kendilerine kol kanat germesi gereken kocaları, babaları, kardeşleri tarafından hunharca katlediliyor. Çocuklar emanet olarak gönderildikleri anne babaları tarafından, tacize, şiddete uğruyor ve hatta öyle bir hale geldik ki hiçbir suçu günahı olmayan insanlar hiç tanımadıkları ve hiçbir hesapları olmayan insanlar tarafından öldürülüyor!
Bir şeyler normalleşiyor, hiçbir şey garipsenmiyor, hatta bazı insanlar suç işleyen insanlardan taraf yorumlar yapıyor. Birileri suçluları koruyor, birileri sırf maddi çıkarlar uğruna suçluların serbest kalmasına yardımcı oluyor. Birileri hırsızlara, birileri arsızlara kol kanal geriyor.
Hepimize çok görev düşüyor! En çok da anne babalara. Toplumun temeli çekirdek ailelerde atılıyor. Çocuklar doğuruluyor, doğurulup ihmal ediliyor. İki öğün ortaya bir kap yemek koymak anne babalık zannediliyor. Üremek marifet, bakmak yetiştirmek eziyet görülüyor!
Devlete de düşen büyük görevler var. Bu işe çözüm bulunması konusunda organize olmak konusunda, topumun her kesimini doğru yönlendirmek konusunda tek yetkili devlet fikrimce. Yeni ev yapacağınızda garaj zorunluluğu getiren bunu kanunlarla netleştiren devlet, yeni bir yuva kurulurken evlenecek çiftlere aile olma, çocuk yetiştirme konusunda bir eğitim zorunluluğu getirmiyor.
Binlerce sosyal hizmetler uzmanı, sosyolog, psikolog, eğitimci iş diye kıvranırken, hepsini bir çatı altında toplayıp toplum ruh sağlığı konusunda hizmet verecek bir birim kurmuyor.(kursada masa başında vakit öldüren bir birimden öteye gitmiyor) Kimse kusura bakmasın ama Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı hiçbir iş yapmıyor. Eğitimciler mesai saatim dolsun evime gideyim diye sadece masa başında müfredat anlatıyor. Emniyet güçleri prosedürler ile mağdurlara daha büyük mağduriyetler yaşatıyor. Psikologlar parayı veren düdüğü çalar diyor. Sosyal hizmetler uzmanları akademik araştırmalar konusunda elle tutulur bir çalışma yapmıyor, yapana destek olunmuyor, gerçek ve sürdürülebilir projeler konusunda bir şey yapan yok, yapmaya çalışana destek yok. Gazeteciler olayın en ufak ayrıntısına kadar yayın organlarında yer vererek suç işlemeye meyilli kişilere adeta yol gösteriyor basın camiasında kurumlar içi otokontrol ve etik sansürü yok.
Hepimizin üzerine düşen görevler varken, hepimiz sadece mağdurların, kurbanların arkasından süslü ajitasyon sözleri içeren paylaşımlar yapıp sosyal medyada aklımız sıra tepki veriyor, aslında ucu bize dokunana kadar umursamazlığın dibine vuruyor, hayatımıza hiçbir şey yokmuş gibi devam ediyoruz.
Biz hayatımıza devam ettiğimizi sanırken, aslında bilinçaltımız şiddet içeren yüzlerce binlerce görüntüyü kaydediyor ve ruh sağlığımız derinden etkileniyor. Tahammülsüzleşiyor, şiddeti normalleştiriyor. Suçluların yeterli cezayı almayışı, bilinçaltımızda bizi suça teşvik ediyor.
Söylenecek daha çok şey var lakin birçok insanın okuma konusunda ne kadar tembel olduğunu bildiğim için başka yazıya saklıyorum. Nede olsa birçok insan ilk yirmi kelimeden sonrasını okumuyor!
Geriye bir tek anafikir kalıyor ‘’ Dünyanın çivisi çıktı ve kimse o çiviyi yerine çakmak için bir şey yapmıyor’’ . O halde hepinize, hepimize şiddetten uzak bir gün diliyor, hepimizi Allaha emanet ediyorum.
Hoşça Kalın, Dostça Kalın
Derya ÖZABA
KOMŞU KÖYÜN DELİSİ
YORUMLAR