Basın camiası olarak eski günlerimizi özler olduk. Küçük illerde vatandaş basın mensuplarının gözünün içine bakardı eskiden. Şehirde bir olay olduğunda ayrıntılarını okumak için hemen internet gazetelerimizi tararlardı. Kim ne yazmış, ilk haberi kim girmiş, ayrıntılar az sonra ibaresinden sonra neler gelecek. Olayın aslı ne imiş? Vatandaş bizden haber bekler, bizde diğer basın mensubu arkadaşlarımıza haber atlamaya çalışırdık. Elinde haber görüntüsü olanların havasından geçilmezdi. Bazı olayları ilk vermek gazeteciliğin şanındandı.
Ya Şimdi?
Şimdi ne mi oluyor. Biz basın mensupları basmakalıp yazılmış, kurumların basın birimleri tarafından maillerimize gönderilen basın bültenleri arasında boğuluyor, gittiğimiz dandirik açılış ve rutin program görüntüleri hariç hiçbir görüntüyü yayınlayamıyoruz. Sırf bu yüzden artık olay mahalline gitmeyi canımız bile istemiyor. Olay mahallinde olan ve görüntü alan arkadaşlarımız ilk birkaç saat gittikleri haber hakkında tek kelime yazamıyor, tek görüntü yayınlamıyor. Onca emek verip haber peşinde koşanlar, haber peşinde koşsun diye maaşlı sigortalı basın mensubu çalıştıranlar her an için gelecek habere yayın yasağı kararı neticesinde yayınladıkları haber ve görüntüyü kaldırmak zorunda kalacaklarını biliyorlar çünkü.
Şimdi Soruyorum Size…
Bu şehirde olup biteni yazmayacaksak bizim adımız neden gazeteci? Biz yazmayacaksak halk haber alma özgürlüğünü kullanmış oluyor mu? Ya da biz şehirde olup biten olayları yazmazsak şehirde hiçbir olağan üstü olay meydana gelmemiş mi oluyor? Mesela ölen dört kişinin ailesi bu cenazeleri kaldırmıyor mu? Henüz hastanede tedavi gören yaralılar biz yazmazsak iyileşiyor mu? Yakınları da basın mensupları gibi görmedim duymadım bilmiyorum mu diyor? Biz yazmazsak olaylar acaba son mu buluyor?
Basın Mensupları Taş Yesin!
Olan sansasyonel olayları yazmayalım halk arasında infial oluşmasın, siyasi partilerin damarına basmayalım her an için işimizden gücümüzden yada çoluk çocuğumuzun istikbalinden olma ihtimalimiz var, kurumlarda olup biten çarpıklıkları dile getirmeyelim değerli büyüklerimiz foyaları meydana çıkanlar tarafından aranıp rahatsız edilmesin çünkü ucu bize dokunuyor. Viral haber yani bilmeyenler için söyleyeyim; reklam kokan ücretli haberler yapmayalım parayla haber olmaz, parayla haber yapan gazeteci olmaz, hiçbir kurum ya da STK gazetemizi, dergimizi almasın (Kİ) zaten baskılı tanıtım materyalleri alımları kamuda tasarruf tedbirleri kapsamında durduruldu, e esnaf zaten bitik bir yayın organına reklam verecek durumda değil. Sonuç olarak; gazeteci haber yapmasın, gazeteci kimseden beş kuruş almasın, gazeteci taş yesin! Zira hiçbir basın mensubuna para gökten zembille inmiyor!
Arkadaşlar Toplanıp Gözlemeci Açalım…
Biz basın mensupları olarak gün be gün mesleğimizi yapamaz hale geliyoruz. Hepimizin bakmak zorunda olduğu bir evi, ödemek zorunda olduğu kirası, yatırmak zorunda olduğu sigortası, vergisi, algısı var. Bu iş böyle olmaz! Tüm basın mensubu arkadaşları birleşip gözlemeci açmaya davet ediyorum! Beni seven peşimden gelsin!
Derya ÖZABA
Komşu Köyün Delisi
YORUMLAR