Nasıl açmayım; benim çocukluğumda bayramlar bir başka olurdu. Kurbanlar kesilir üçe ayrılır bir bölümü kesemeyenlere, bir bölümü bayramlaşmaya gelen misafire ikram, bir bölümü de hane halkına ayrılır ve kurban eti en geç dört gün içinde tüketilirdi. Bizler O zaman da Müslüman’dık; şimdi de Müslüman’ız.
Peki; arıza nerede?
Yaşlılar ziyaret edilir ve şehirden kaçılmazdı,
Tatilden; sırf bayram için eve erken dönülürdü,
Kurban etinden sucuk yapılmazdı,
Ulu orta sokak ve caddelerde kurban kesilmezdi,
Kaçan danalar sille tokat yakalanmazdı. Keserken hayvana eziyet edilmezdi,
Kurban satıcılarına sahte paralar verilmezdi,
Kasaplarda kıyma çekilir, sucuk doldurulur levhaları asılmazdı,
Gebe kurbanlıklar satılmazdı,
Derisi için kavgalar yapılmazdı,
Kemikleri ve atıkları sokak çöplüklerine atılmaz; usulüne uygun gömülürdü,
Bayram kredileri adı altında vatandaşlar borca sokulmazdı,
Bayram tatil turları yapılmazdı.
Şimdi bunlardan eser kalmadı. Bu dini vecibemizi tamamen kendi çıkarlarımıza alet etmeyi âdet edindik. Her geçen bayramı bir önceki bayrama göre arar olduk. Atalarımızdan bize kalan bu dini görevi istismar ettik ve aslını yeni nesillerimize aktarmadık.
Bakalım bu gidişle nefsimize yenilerek daha ne günahlar işleyeceğiz. Bayramları böyle istismar ettiğimiz gibi utanmadan bir de muhabbetlerimize malzeme yaptık.
Nasıl mı? Alın size yaptığımız muhabbetler:
*Kurban kestin mi?
*Kurban kaça patladı?
*Kaç kilo et çıktı?
*Bayağı eti çıktı; hadi yine iyiyiz bir kış yeriz,
*Liderlerin bayramı nerede geçireceği; sanki vatandaşın pek umurundaydı,
*Yollarda trafik çilesi ve ölümcül bayram bilançosu,
*Televizyon kanallarında kavurma tarifleri,
*Bayram boyunca devam eden kahpe savaşlar ve ölen Müslüman çetelesi.
Tüm bunlara rağmen; içimden gelerek bayramınızı ne yazık ki; kutlayamıyorum. Ancak diyeceğim şu ki; Allah hepimizi ıslah eylesin ve aslına uygun bayramlar kısmet etsin İnşallah.