Kadın.... Beş harfli sesi soluğu çıkmayan, ayağının altına cenneti, sırtına dünyanın yükünü sığdıran varlık. Asırlar boyu hak ettiği konuma konulmamış, Efendimizin gelmesiyle kadın cahiliyenin kör kuyularından çıkartılıp, değerli olduğunu vurgulanmak için kristal kimliğine bürünse de zaman zaman bu kimlikten çıkartılmış varlık, herşeyden önce anne, herşeyden önce insan.....
Kadının toplumdaki konumunu beliryeyen bir çok faktör vardır. Biz ise Müslüman bir birey olarak faktör olarak dini elealalım," yani İslam toplumunda kadının yerini" Kadına verilmesi gereken önemi anlamak için mensup olduğumuzun dinin kadına ne kadar önem verdiğini bilmemiz gerekir.
İslam dini kadını konulması gereken en güzel yere koyarak sahip olduğu hakları toprağın altından çıkartıp cennet bahçelerine koymuştur. Cahiliye döneminde kadın bir çok açıdan ve bir çok kişi tarafından eşya olarak görülmekte ve öyle davranılmaktaydı. İslam’ın gelmesiyle birlikte ayet ve hadislerin ışığı ile kadının aslında ne kadar değerli bir mücevher olduğu ortaya çıkmış, efendimizin davranış ve uygulamaları ile kadına nasıl davranılması gerektiği, efendimizin eşleri sayesinde de kadınların nasıl davranması gerektiği tüm İslam alemine öğretilmiştir. İslamın kadına ne kadar değer verdiğini ve kadın İslam’ın ilk zamanlarından beri toplumda yer edindiğini ve yer edinmesi gerektiğini yapılan araştırmalarda görmekteyiz. Kadın ne dört duvar arasında kalarak görünmez emek haline gelmelidir ne de sadece kendi evlatlarını yetiştiren iyi veya kötü bir anne olmalıdır. Kadın dini gerekçelerini aksatmadan önce kendini yetiştirip sonrada toplumdaki ulaşabildiği bir çok kişi ve kesime elini uzatmalıdır. Çünkü kadında hiç bir canlıda olamayan "annelik" iç güdüzü yaratılıştan bu yana yüreğine ekilmiştir.
İnsanın yaratılışından beri kadın erkekten daha güçsüz sayılmış, hakları ihlal edilmeye çalışılmış hatta kadının şuan ki durum ve konumu Hz. Havva annemiz suçlanarak atıflarda bulunulmuştur. Kadın köle olarak görülmüş, hiçbir hakkının olmadığı savunulmuş hatta kız çocukları diri diri toprağa gömülerek yaşama hakları bile elinden alınmıştır. Bu canice olan düşünceye Kuranı Kerim ayetlerine konu olmuştur; “Diri diri toprağa gömülen kıza, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda…”İslam’ın gelmesiyle kadına kristal kimliği verilmiş ve günümüze kadarda bu değer korunmaya çalışılmıştır. . Kadın hakkını savunup, önemini vurgulandığı gibi günümüz de modern dünyanın cazibesine kapılıp kadına sahip olması gereken hakkı vermenin yanı sıra fazla özgürleşme adı altın da dine aykırı faaliyetler de bulunulmasını da göz ardı edemeyiz.
Bizler Müslüman bireyler olarak kadın veya erkek olmanın ayrımını yapmadan kadına Rabbimizin emrettiği gibi davranmalıyız, yeri ve zamanı geldiğinde hakkını gözetmeli ve savunmalıyız .İslam kadını dört duvar arasına koyarak yalnızca eşi ve çocuklarıyla ilgilenen, ev işlerini yapmakla yükümlü bir varlık olarak görmüyor hatta kadının "görünmez emek" haline getirdiği günlük işlerini bile kutsal saymaktadır .Şu üstü kapatılamaz bir gerçektir ki kadın ailenin, ailede toplumun yapıtaşıdır. Binayı inşa ederken konulan ilk taş ne kadar sağlam olursa bina bittiğinde o kadar sağlam olur. O yüzden ailenin yapıtaşı olan kadın en iyi şekilde eğitimini almalı, kendini yetiştirmeli ve başka bireylere de elini uzatmalıdır. İnsanlık tarihi sürecinde kadınlar cemiyet içerisinde sosyal yaşamın farklı sahalarında kadınlar önemli görevler üslenmiştir. Efendimi zamanında savaşmak isteyen, savaşlarda hastalara yardım eden, ilmi yaymakta büyük göreve sahip olan kadın günümüz toplumunda neden yer almasın ki.....
Burada dikkat çekilmesi gereken bir konuda şudur ki; kadın sadece kendi ailesinden ve çocuklarından sorumlu olamaz kadın ulaşabildiği, elinin uzanabildiği yere kadar gidip islamı, doğruyu, hakkı anlatmalıdır. Bunun en büyük örneği de Hz. Aişe annemizdir.İslam da kadın ilk öğretmendir bunun için İslam da kadın değerli ve önemli bir konuma sahiptir. Kadında erkek gibi Allah’ın emir ve yasaklarına muhataptır.Farzlarından tutun yasaklarına kadar İslam tüm ölçülerinden kadında sorumludur.Buyüzden kadın okumalı, Kadın topumda söz sahibi olmalıdır. Zaten Kuranın ilk emri olan Oku! ilim ve bilginin önemini vurguladığı gibi cinsiyet ayrımı yapmadan eşitliği de vurgulamıştır yani kadında okumalı, bilgi sahip olmalıdır. Kişi bilgisinin zekatını ancak paylaşarak verebilir bu yüzden kadında toplumun gereken yerlerinde insanlara hayat verebilir, hayat olabilir.
Toplum olarak sorun şudur ki: biz kadınları cahiliyenin kör kuyularına tekrar atmak için uğraştık, efendimizin başına taç ettiği kadın kimliğini dört duvara hapsedip görünmeyen emek haline getirdik. Ortada olan ya da bildiğimiz gerçekleri bilmezlikten gelip ,kendimize göre değerlendirip ortaya koyduk. Efendimizin gösterdiği inceliği, Kuranın emirlerini, delillerini görmek yerine elimizin tersiyle ittik. İşte aslında anlatmak istenen budur; İslam toplumunda kadının yer aldığını, elinin hamuruyla değil, ayet ve hadis ışığında bir birey olmaya çalıştığını ve bu çabasının da hak olduğunu yaşanmış dönemlerdeki örneklerle görmekteyiz.
Aile toplumun yapı taşıdır. Ve kadın aile için en önemli konuma sahiptir. Çünkü aileyi manevi anlamda ayakta tutan annedir, aynı zaman da her bir aile toplumun tümünü oluşturmaktadır. Eğer dini değerlerimize uygun bir toplum olacaksak ailelerin bu konuda üzerine bir çok sorumluluk düşmektedir. Ve gençler yani geleceğimiz iyi bir toplum demek iyi bir gençlik yetiştirmekle olur, gençleri yetiştirenler ise annelerdir. Anne kendini eğitsin, anne toplumda güzel bir konuma koyulsun ki gençleri en güzel şekilde yetiştire bilsinler.
İlâhiyatçı Hanım
YORUMLAR