-
ERDOĞAN KAYA

ERDOĞAN KAYA


28 Şubat’ın amacı ne idi? 1

28 Şubat 2016 - 13:13

28 Şubat 2015 Pazar günü Post-Modern darbenin yıl dönümü idi. Bu darbenin başlangıcı 1997 yılında başlaması nedeniyle o dönem 1 yaşında olan 20’lik delikanlılar bu darbeyi bilmezler. Onlar için bugünler sanki bir şaka gibi gelir. Ocak ayı içinde Belediye Başkanı Sayın Haluk Şahin Yazgı Kültür merkezinde bir tiyatro oyunu getirmişti. Hatırladığım kadarı ile adı “21 Şubat” bizim Televizyonda çalışan gençlerimizde bu tiyatroyu izlediler.

     Kızlarımızı arabaya alıp televizyona dönerken bana sordular, “ ağabey gerçekten bu günler yaşandı mı? Eğer yaşandı ise Allah bir daha göstermesin” dediler. Bende kendilerine eksiği var fazlası yok aynen yaşandı dedim.

      Dolayısı ile yeni nesil gençlerimiz bu dönemleri pek bilmezler, her şeyin sanki şimdiki dönem gibi olduğunu düşünürler. Bende bir 28 Şubat mağduruyum keyfi ceza almış bir gazeteciyim. Neyse ki Rahşan affından yararlanıp cezamız kalktı.

     Demokratik bir ülkede kanunlar önünde eşit yaşama hakkı olan herkes baskısız ve gönül rahatlığı içinde hayatını sürdürmesi gerekir. Demokrasinin adı var kendisi yok oldu mu demokrasi sadece belli bir zümreye işler. İşte darbe ve ihtilallerin getirdiği de baskıcı bir düşünceye zorlamaktır. İnsanların hürriyetinin kısıtlanması demektir.

     28 Şubatla ilgili geçmişi sizlerle paylaşmak istiyorum. O günlerde neler olmuştu önce bunu bir hatırlayalım. Kendi düşünce ve görüşlerimi bu hatırlatma sonunda sizlerle paylaşacağım.         On binlerce mağduru ve ekonomiye verdiği milyarlarca liralık zarar hiç unutulmadı ve unutulmayacak. Yaralar zor da olsa sarıldı, yargı o dönemi soruşturmaya başladı.

        28 Şubat süreci, 28 Şubat 1997'de yapılan Milli Güvenlik Kurulu toplantısı sonucu açıklanan kararlarla başlayan ve irticaya karşı olduğu iddia edilen, ordu ve bürokrasi merkezli süreç. Türkiye siyasi tarihine geçen kararlar ve kimilerince bir dönüm noktası olan bu kararların uygulanması sırasında Türkiye'de siyasi, idari, hukuki ve toplumsal alanlarda yaşanan değişimlere neden olan bir süreçtir.

      Post-modern darbenin öncesinde ve sonrasında yaşananların kısa özeti:

                      REFAH PARTİSİ'NİN HAZMEDİLEMEYEN ZAFERİ

       Her şey Refah Partisi'nin sandıktan birinci parti çıkmasıyla başladı. Türkiye, Aralık 1995'te yapılan seçimlerde bir ilki yaşamıştı. Milli Görüş'ün lideri Necmettin Erbakan sandıktan zaferle çıkmış, yüzde 21 oyla Meclis'teki 550 sandalyenin 158'ini kazanmıştı.

      Uzunca sayılan bir sürecin ardından Refah Partisi ile DYP koalisyon kurmuş Necmettin Erbakan ise Başbakan olmuştu.

                                                 YAŞ YEMEĞİNDE PAŞANIN RAKI KRİZİ!

         Huzursuzluğun ilk sinyali Ağustos 1996'daki Yaş’ta belirmeye başladı. Erbakan'ın YAŞ üyelerine verdiği yemekte Oramiral Güven Erkaya'nın garsona 'bana rakı getirin evladım' demesi gazete manşetlerine taşınmıştı.

                        BİR ANDA ORTAYA ATILAN "ŞERİAT VE LAİKLİK" GÜNDEMİ

        Bu gelişmelerin ardından demeçler birbiri peşine gelmeye başladı. Barolar Birliği Başkanı Eralp Özgen ile Yargıtay Başkanı Müfit Utku, adli yıl açılışındaki konuşmalarında şeriat ve laikliği gündeme taşıdılar.

       2 hafta geçmemişti ki bu defa da TÜSİAD'ın açıklamaları gündeme oturdu. TÜSİAD, erken seçim talebini dile getirdi.

         Gerekçeleri ise ekonominin kötüye gitmesiydi.

          Erbakan'ın önce İran gezisi ardından Ekim 1996'daki Mısır, Libya ve Nijerya üçlüsüne yaptığı ziyaret eleştirilmeye başlandı.

          Hatta Libya gezisi için mecliste Erbakan hakkında gensoru verildi ancak kabul görmedi.

                           MÜSLÜM GÜNDÜZ VE FADİME ŞAHİN OLAYI

        23 Ekim 1996'da meydana çıkan Aczimendilerle işin boyutu başka yöne kaydırıldı. 2 ay sonra da Fadime Şahin olayı patlak verdi. Aczimendilerin lideri Müslüm Gündüz Fadime Şahin'le bir evde basıldı. Operasyon ise adeta canlı yayınlandı. Medyada bu olay günlerce tartışılırken dindar insanlar töhmet altında bırakıldı. Sonrasında ise sahte şeyh Ali Kalkancı televizyonlara çıktı. Tabii o da operasyonlara dahil edildi.

         3 Kasım'da meydana gelen Susurluk kazası ve Erbakan'ın bu olay için 'fasa fiso' demesi kendisini siyasi anlamda etkiledi. Bu olayın ardından İçişleri Bakanı Mehmet Ağar istifa etti, yerine Meral Akşener getirildi.

       Tarih 7 Aralık'ı gösterirken Ankara DGM savcısı Nuh Mete Yüksel, Başbakan Erbakan, Çalışma Bakanı Necati Çelik ile bazı milletvekilleri hakkında suç duyurusuna bulundu.

     Devamı yarın