Her yıl 18 Mart’da Çanakkale şehitlerimizi anarız. Çanakkale Türk milleti için çok önemli. Bu güne üç gün kala Yeni Zellanda da Cuma namazı esnasında Müslümanlara bir İslam ve Osmanlı düşmanı terörist 50 Müslümanı şehit etmiştir. Olay esnasında camide Türk vatandaşlarımızda bulunmaktadır. Nerede ise bu terör olayı sonunda Türkiye dışında ne Avrupa ülkelerinden ne de İslam ülkelerinden çıt yok. Ama Türkiye’den Başkan yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Yeni Zellenda’ya giderek olayla ilgileniyor.
Terörüstün silahındaki yazılar ise aslında çok önemli. Mesele Müslüman ülkelerinin lideri olarak gördükleri Tayyip Erdoğan hedefte. Silahtaki bir başka yazı ise “Anadolu yakasında yaşarsanız ne ala ama Avrupa yakasına geçmeye kalkarsanız şöyle yaparız, böyle yaparız.”
Şimdi daha iyi anlamamız gereken olay ise, ülkemiz içinde ve dışında kurulan örgütler yüzde 90 Müslüman olan bir ülkede İslamı yok etmek. PKK’sı, PYD’si ve diğer örgütlerin amacı Kürtleri savunmak falan değil. Amaç ülkemizi nasıl böleriz hesaplarından başka değil.
Suriye'nin ve Irak'ın karıştırılması da Türkiye için bir tuzak. Ülkemizi karıştırmak için nasıl yakın oluruzun hesabıdır. 15 Temmuzda amacına ulaşamayan dış ve iç düşmanları gözlerini 31 Mart seçimine çevirmişlerdir. Tayyip zayıflarsa rahat indirir sokağa dökülürüz hesabı var.
31 Mart seçimleri bir mahalli seçimden de ötede çok önemlidir. Bakın bakalım HDP’si ve PYD’si ile kimler ittifak içindeler? Peki nasıl oluyor da bu seçimlere mahalli seçimler olarak bakabiliyoruz? Kesinlikle bu seçimler mahalli değil milli bir seçimdir, uyanık olalım.
Ben bu konuya hangi partili olursanız olun particilikten öteye, milli ve ülkenin bekası olarak bakıyorum. 31 Martta güçlü çıkılsın ki, Kürdistanda kendimize batıda CHP’ye diyenler yargı önünde hesap versinler. Daha şimdiden ülkeyi bölünmüş gösterenler mutlaka hesap vermeliler.
Dün Çanakkale boğazında savaşmaya gelen Batı siyonizmi burada işleri ne idi de 16.000Km. gelerek Çanakkale'de bizimle savaştılar? Avrupa siyonizminin asıl hıncı hala unutamadıkları Osmanlı hezimetidir. Çanakkale'de denize dökülme acısıdır.
Bende bir Çanakkale şehidinin torunuyum ve dedemle iftihar ediyorum. Çanakkale'de temsili mezar taşını bulup dua ettim. Hüseyin oğlu Mehmet ismi Çanakkale'de yaşıyor. Mezar taşını görünce rahmetli babamın dedemle ilgili anlattıkları aklıma geldi ağladım.
Mezarlığı gezerken Türk’ü, Kürdü, Lazı, Çerkezi vesaire top yekun Çanakkale'de omuz omuza verip düşman denize dökülmüştür. Bu ülkeyi omuz omuza koruyan yiğit insanları Kürt, Türk ve diğer isimlerle bölmeye kimin hakkı var? Bu ülke burada yaşayan herkesindir.
Dedem Çanakkale'ye giderken rahmetli annesi, “ bak oğlum bu ülkede ezan sesi susarsa sakın geri dönme” nasihati ediyor. Evet babam annesinin üzerinde dünyaya gelmemişken babası Çanakkale'ye gidiyor ve geri gelmiyor şehit oluyor.
Rahmetli babam biz çocukken kendisi öğretmen olması nedeni ile bize sık sık dedemi ve Çanakkaleyi anlatırdı. Düşman hamile kadınlarımızın karnından süngüyle çocuklarını çıkardıklarını, göğüslerini keserek omuzlarına attıklarını anlatırdı.
Ülkemizi böyle koruyup savunmuşuz ve düşmanı denize dökmüşüz. Biz böyle bir asil milletin torunlarıyız. Ölürsek şehit, kalırsak gazi düşüncesini taşıyan bir milletiz. Aç susuz yaşarız ama vatansız asla yaşayamayız.
Ekonomiyi bahane ederek düşmana koz verecek dersciler kendilerine ders vermesinler. Dedem şehit olduğu dönemde rahmetli babam anlatırdı. “ seferberlikte yiyecek ekmeğimiz yoktu, çavdar unu ve arpa unu ile ekmek yapılırdı. Bir durumu iyi ailenin çocuğunun dürümünde peynir görmüştüm. Eve geldim ağladım peynir istedim Elmas gelin ebem bana peynir diye un durmuştu” derdi. Bunlara katlanırız ama vatansızlığa asla bunu unutmayalım.
YORUMLAR