Geçen hafta Ak Parti’nın kuruluşunun 18 yılı kutlandı. Bende Ak Parti kuruldu kurulalı Sayın Erdoğan’a olan sempatim nedeni ile desteklemeye devam ettim. Ak Parti son üç yıla kadar her seçimde güçlenerek iktidara gelmiştir. Ancak son üç seçimdir Ak Parti’de bir düşüş görülmeye başlamıştır. Diğer partilerde Erdoğan’la yarışacak bir lider olmadığı için son seçimlerde her ne kadar oy kaybetse de birinci parti konumunu muhafaza etmiştir.
Bundan üç yıla kadar Tayyip Erdoğan’ı bizzat eleştirenlerin sayısı hiç yok denecek kadar azdı. Ancak son dönemlerde Tayyip Beyde eleştirilmeye başladı. Dolayısı ile eleştirilmeye başlanması partinin gerilemesine bir işarettir.
Aksaray gibi bir ilde % 75 oy alan Ak Parti son seçimde % 50 altına düşmüştür. Bunun bir çok neden ve sebepleri vardır. Partide her kesimi kucaklamak bir tarafa, itilerek Tayyip Beyin varlığından yararlanılarak koltuklar dolduruldu. Partiye Tayyip Beyin ismi dışında bir katma değer katılmadı. Sürekli insanlar küstürüldü ve dışlandı.
Partinin kapılarını bilmeyen insanlar ahbap çavuş ilişkisi ile seçilecek yerlere aday gösterilip seçtirildi. Partiye emeği geçenler küstürüldü ve hatta dışlandı. Milletvekilleri bile birbirleri ile mesafeli ve zorunlu olmadıkça konuşmaz hale geldiler.
Birisi ile konuşup beraber olsanız diğeri bana küser ve tavır alır mı durumuna gelindi. Hizmetler ise el birliği ile birlikte yapılması yerine sen yaptın ben yaptım durumuna gelinmiştir. Yani herkes közü kendi önüne çekmeye çalışarak bir diğerini diskalifiye etmeye çalışmışlardır. Elbette Tayyip sermayesi azalınca olayların iç yüzü gün yüzüne çıkmıştır.
İlimizde yaşananlar ile ilgili o kadar yazılacak şeyler var ki, eski defterleri yeniden karıştırmak istemiyorum. Eski ve yeniler ile birlik ve beraberlik görmüyorum. Her geçen günde zaten kötüye gidiyor, herkes eteğindeki taşı dökmeli Aksaray için çalışmalı.
Ak Partinin bir Tayyip Bey sempatizanı olarak yazıyorum. Anavatan Partisinin son dönemlerini yeni nesil bilmezler. Ben o dönemdeki yaşananlara benzetiyorum. Anavatan Partisi o dönem ne yaşadı ise Ak Partide şu anda aynısını yaşıyor.
Nasıl o dönem oğullar, kızı, damadı ve eşinden Özal sıkıntı yaşadı ise Sayın Erdoğan’da aynı durumu yaşıyor. Aile ve yakınlarını tekrar partinin kuruluşundaki gibi bir kenara almalı. Kendisinden fazla ailesi konuşulmalı.
Başkanlık sisteminden kaynaklanan yanlış ve eksiklikler yeniden gözden geçirilmeli. Siyasi sorumluluğu olmayanlar Bakan koltuklarına oturtulmamalı. Parlamento şu an devre dışı kalmış durumdadır. Milletvekillerinin yasa çıkarmaktan başka hiç bir yetki ve ağırlıkları yok.
Bakanları bırakın, Müsteşar ve Genel Müdürlerle görüşemiyorlar. Milletvekilliğinin cazibesi tamamen bitmiş durumdadır. Bu yanlışlar düzelmezse yarın belkide kimse Milletvekili adayı olmak istemeyecektir. Aday belirlemelerde, eğer temayül yapıyorsan buna uyacaksın, insanlarla dalga geçmeyeceksin, siz seçin ama ben yukarıdan gönderirim havasından vazgeçeceksin. O zaman şu temayül yoklaması olayını ortadan kaldıracaksın.
Ak Partinin şu ülkede sayamayacağımız kadar hizmeti var. Bu parti yok olmamalı, yok olmaması için önce ekonomik rahatlık sağlanmalı. Aile bireyleri ve akrabalar parti içi ve dışı olayların dışında durmalılar. Sürekli gündeme gelmemeye çalışmalıdırlar. Parlamenter sisteme ağırlık verilmeli, bakanlar siyaset sorumluluğu olanlardan atanmalı.
Teşkilatlar tamamen gözden geçirilerek, eski ve yeni her kesimi kucaklayacak kişilerden oluşturulmalı. Gelecek kişiler küste olsa herkesin ayağına gitmeliler. Parti içerisindeki aynı ilin Milletvekilleri ve diğerleri içerisinden birlik beraberlik sağlanmalı. Atamalarda senin adam benim adam meselesinden çıkıp liyakatli insanlardan oluşturulmalı. Parti içerisindeki danışman ve Fetö sevicileri olan vekiller temizlenmelidir.
YORUMLAR