Geçtiğimiz hafta sonu başsağlığı nedeni ile gittiğim köyümde yakınlarımı da ziyaret ederek sılayı rahim yapıp gelmiştim. Sılayı rahim de, hayatta olmayan anne ve babamın kabirlerini de ziyaret ettim. Onların sıcaklıklarını hissedemedim, soğuk yüzlerini göremedim. Ama kabirlerinden aldığım bir avuç toprağı bir süre elimde taşıdım. Daha sonra rahatsız olan ağabeyim ve diğer kardeşlerimi ziyaret ederek sılayı rahimi yapabildim. Yani hem dünyevi, hem de uhrevi ziyaretimizi yapabildik. Dolayısı ile sılayı rahim çok önemlidir. Hani sürekli bunun ihmalkârlığından şikâyet ederiz ya.
Sılayı rahim, uzak ve yakınlarımızda bulunan yakınlarımızı büyüklü ve küçüklü demeden ziyarettir. Hele anne ve baba ziyareti ise çok önemlidir. Buna kimse engel olamaz. Engel olmaya da hakkı yoktur. Bundan maksadım, eşler arasında olan münasebetten dolayıdır. Ne bey hanımına anne ve babasına gitmeye eşini men edebilir, nede hanımı beyini.
Aslında sılayı rahimi çok severim, ama hepimizin dediği gibi dünya telaşı deyip ihmal ederiz. Bende itiraf edeyim ki, anne ve Babam vefat ettikten sonra bir hayli ihmalkârlaştık. Aslında buna birazda dünya telaşı ve iş yoğunluğu engel olmaktadır. Ama anne ve babası hayatta olanlar mutlaka anne ve babasını ziyaret etmeli.
Bir hadislerinde peygamber (s.a.v.) buyuruyorlar ki: “ Allah’ın rızası ana babanın rızasındadır. Allah’ın gazabı da ana babanın gazabındadır.” (Buhari)
Bir atasözünde: “ sen yaşlandığında, evlatlarından beklentin, anne ve babana yaptığın kadarını beklemendir.”
Bir başka hadisi şeriflerinde Peygamber (a.s.v.) buyururlar ki : “Cihadın onları memnun etmek olsun.” (Buhari)
Resulullah bu hadislerinde, bakacak kimseleri olmayan, fakat cihada gitmek için can atan bir sahabesine, anne ve babasını kastederek “Cihadın onları memnun etmek olsun” buyurarak anne ve babayı cihada tercih etmesini emrediyor. Cihadın farz olduğunu biliyoruz. Buda gösteriyor ki, anne ve babanın durumu farz mesafesindedir.
Yine bir hadislerinde Resulullah Efendimiz :” Allah’u Teâla şöyle buyuruyor: “Ben Rahman’ım Sıla-yı rahimi Ben yarattım ve kelime yapısı itibariyle ismimden türeyen bir isim taktım. Kim ki onu sürdürürse, bende onunla irtibatımı sürdürürüm. Kim de onu koparırsa, ben de onunla irtibatımı koparırım. Kim onu keserse, ben de ondan rahmet ve ihsanımı keserim.” (Ebu Davut)
Resulullah Efendimiz bu ayeti bizlere hatırlatıyor. Bizleri alenen sılayı rahim konusunda tehdit ediyor. Beyler anne babalarımız ile birlikte, amaca baba, hala ise anne mesafesindedir. Bunu da bizlere yüce dinimiz söylüyor. Bunlara diğer akraba, eş dost ve komşuları ilave edebiliriz. Yani sılayı rahim denen ziyaretler ve akrabalığın devamı çok önemledir.
Bakın birçok konuda hanımların kocalarına karşı itaati tartışılmaz. Ama anne ve babayı ziyarette koca eşini engellerse, itaat ortadan kalkar, hanım bu konuda eşini dinlemeyebilir. Kocanın eşine böyle bir yasak ve kısıtlama getirmesi dinen doğru değildir, hakkı da yoktur. Hanımın da beyine karşı yasağı olamaz. Bu uyarıları da hadislerden anlıyoruz.
Dini yaşamdan, maneviyattan, örf ve adetlerimizden uzaklaştıkça, inanç ve örflerimizden de uzaklaştık. Bugün çoğu kimse komşusunu ziyaret etmiyor. Anne ve babaları hayatta olanlar mutlaka, onları ziyaret etsinler. İnanın fani dünyadan göçüp gittiklerinde yaşınız ne olursa olsun onların yokluğunu arıyorsunuz. Bende inanın anne ve babamın yokluğunu öldükten sonra daha çok anladım. Anasını yitirmiş kuzu gibi olduğumu bir kez daha anladım.
Ziyaretlerine gittiğimde, koltuklarının dibine sokulur yatar uyur, onların sayesinde ara sıra sılayı rahim yapardım. Ama maalesef bugün üçte bire düştü. Çünkü onlara sığındığım kadar kimseye sığınamıyorum. Kendimden misal verdim, sizlerinde benim gibi düşündüğünüzü biliyorum. Anne baba özlemi çekiyorsunuz. Sağlığında onlara kızanlar ölünce arayacaklardır.
Gelin dostlar şu sılayı rahim olayını uzak olsun, yakın olsun, ara sırada olsa devam ettirelim. Lüzumsuz birçok şeyler için harcamalar yaparken, sılayı rahime maddi meseleleri gerekçe göstermeyelim. Anne ve Babanın duası, bin berekete vesile olur.