Geçtiğimiz günlerde eski bir kuran kursu arkadaşımla bir araya geldim. Uzun zamandır görmediğim arkadaşla dertleştik, geçmişten bu güne hasbıhal ettik, çokta güzel oldu. Bu arada o dönemler yapılan baskılardan dolayı beş vakit namazı ihmal ettiğini anlattı. Yani insan bir işi sevdirerek değilde baskıyla yaptırmya kalkarsan ömür boyu insan da dinde bir soğukluk olduğunu söyledi. Gerçekten bende buna şahidim nefret ettirerek bir şey insana öğretemezsiniz. Öğretmeye kalkarsanız tamamen tersini görürsünüz.
Ben Nevşehir’de hafızlığa çalışıyorum, hocamız rahmetli Kemal Aktaş hoca. Eğer sabah geldiğinde ezberi yapıp vermezsen vay haline. O kadar kötü döver ki, vurduğu yumrukla ağzının içi paçavraya dönerdi. Hiçte acımaz ve merhamet etmezdi.
Acıgöl ilçesinden Mehdi ile sopayı yiye yiye iyice nasırlaştık, ama yinede zorla olsa iki günde bir ezber veriyoruz. Rahmetli Kemal hoca rahatsızlandı, uzun zaman bizi okutmadı. Sonra Nevşehir’in meşhur hocası Hamit hocaya gittik.
Bize o kadar güzel davranır ve ezberlemediğimiz zaman nasıl ezber yapacağımızı anlatırdı. İnanın bizde utanır sıkı çalışırdık ve ezberi günlük verirdik. Dolayısı ile onun sempatik ve sevimli davranışı bize hafızlığı tamamlattı. Tabi hafızlığın bu gün ise hası gitti vızı haldı.
Genç yaşta insanları ailesi kuran öğrensin diye bir yerlere gönderiyor. Ama ailesi görmediği için orada hocalar o dönem vicdansızca döverek bir şeyler öğretmeye çalışırlardı. Sopa ve baskı ile öğretilen bir ilim öğrendiğine düşman eder.
Büyükler çocuklarına ve çevresine dinini öğretmek istediğinde ona baskı kurmadan güzel yönlerini anlatarak onu dine alıştırmalı. İllede sen bu işi yapacaksın diye baskı yapmamalı. Baskı öğretmek istediğin bir şeye düşman olmaya dönüşüyor.
Ben küçüklüğümde kuran öğrendiğim bazı arkadaşlarımda dine karşı düşmanlık yapanları biliyorum. Dini yaşamadığı gibi dine karşıda düşmanlık yapıyorlar. Sebebini sorduğumda baskı ve dayak ile din öğretilmeye çalışıldığı için büyüyünce ona düşman olmuşlar.
Dindar aileler ben dindarım diye çocuğuna sende benim gibi olacaksın baskısı hurmadan, ona dinin sevimli durumlarını ona aşılamalı. Yoksa ona baskı kurarsanız kazanayım derken kaybedersiniz. Hem kendinize hemde çocuklara yazık edersiniz.
Oyun döneminde olan çocuklar, top oynamak istiyorsa oynasın, çelik çomak oynamak istiyorsa oynasın. O haram bu haram diye onlara baskı yapmadan yeri ve zamanında onlara anlatmak istediğinizi anlatmaya çalışın.
İsmi mevzu bahis değil ben bir kuran kursunda okurken sabah namazına kaldırıldık. Daha 12 yaşındayız sabah arkadaşlarla şakalaşıyoruz, benim yüzüme uykun açılsın diye bir arkadaş su atıp kaştı bende ona atmak için arkasından koştum tuvalete saklandı ama bende ona attım. Tabi odasının penceresinden gören hoca beni falakaya yatırıp dövdü.
Küçücük çocuk bu şekilde dövülmezdi, ama ben tekrar yatmadım ve sabah olunca hocanın haberi yokken kaçtım. Babama ise böyle oldu durum bundan ibaret öldürsen ben oraya gitmem dedim. Halen o hocaya ve okuduğum yere karşı soğukluğum var.
Dolayısı ile ister anne baba olsun, ister kuran öğretilen yer dinini öğrenen kimselere baskı yapmadan sevdirerek dini öğretilmeli. Tabi bugünkü durumları bilmiyorum, ama eskiden her zorluk ve baskı vardı. Bende arkadaşıma hak veriyorum, dini baskı yaparak değil sevdirerek öğretmek sağlam nesillerin yetişmesine vesile olur. Anne ve babalar çocuklar arasına mesafe koymadan bir arkadaş ve bir dost gibi onlara yaklaşmalılar. Din eğitimlerini baskı yaparak değil severek öğretmeliler.
YORUMLAR