Bazen ben genel olarak günümüz gençlerinin mevcut düşüncelerine takılırım. Geçmişten ve eskilerden bir konu konuşulduğunda, “ o eskidendi” deyi vermeleri var ya, inanın beni çok bunaltıyor. Bu ne demek biliyormusunuz, dünü de bu gün gibi görmektir. Hayat dünde böyleydi bu günde öyle devam ediyor zan etmeleri geçmişini tanımamak veya önemsememektir. Kardeşim geçmişini bilip tanımayanlar bu günün kıymetini bilmezler. Dolayısı ile bu günde geçmişten bir nostalji yapamak istedim.
30 yaşın altındaki gençler mutlaka ama mutlaka geçmişlerini büyüklerinden dinlemeliler. Dün ne idik ve nerede idik. Şimdi ne durumdayız nereye geldik bunu öğrenmeliler. Dün bu ülkede 50 yaşına kadar olanlar ayaklarına şu sizin giydiğiniz ayakkabıları giyememişlerdir.
Lastik ve naylon ayakkabı ile anaları ağladığını bilemezsiniz. Çarşıya pazara giderken komşudan aldıkları ödünç giysileri giydiklerinin bilemezsiniz. Hayatın her safhasını ve bugünkü gördüklerinizin tamamını dünde vardı zan ediyorsunuz.
Büyükler kışta geldiler sizler baharda dünyaya geldiniz. Eskiden okul var, öğretmen bir tane veya yok, o bir öğretmen sınıflar birleştirilmiş, kitap, defter ve kalem bulamayanları bilemezsiniz. Bir kurşun kalemle okulunu sene sonunu getirenleri nereden bileceksiniz? Benim torun da hayatı öyle zan ediyor, dünü ne bilsin çocuklar.
Ülkemizin ve yaşamınızın kıymetini inanın bilin isterim. Ben bir öğretmen çocuğu olduğum halde annemin kendi elleri ile diktiği kadife pantolonun üzerine sivari dediğimiz bir parçalı pantolonu bir yıl giyerdik. Hemde değişiğimiz yoktu, üsteki sivari eskir sökülür altındaki ile sökülür altındaki ile devam ederdik.
Bütün ailenin tek odası bulunur herkes orada oturur, çocuklar burada ders çalışırdı. Ne yoktu. masaları vardı ve ne de sehpaları vardı. Kimsenin özel odası, bilgisayarı ve tableti Şimdi her şeyiniz var, dünü böyle zan ediyorsunuz.
Kalorifer ve doğal gaz yok, elektrik yok. Sobada saman ve tezek yakılır, elektrik yerine gaz lambası yanar yarı aydınlıkta oturur ders çalışılırdı. Siz şimdiki halinize şükredin. Babalarınızdan ve büyüklerinizden geçmişimizi bir dinleyin.
Benim Anadolu insanım yaya olarak Konya’ya köy ve kasabalarına gider orada çoban ve çiftçi durur. Rızkını ahırda yatarak bu işleri görerek kazanırlardı. Bir ara köyde sohbet ediyoruz benim bir yakınım dedi ki, “ Konya da 40 yıl çobanlık ve çiftçilik yaptım”
Ülkemiz geri kalmış ve insanlarının zor geçindiği bir dönemden geçmişler. Ama hiç bir zaman devletine kafa tutup eleştirmemişler. Hatta öküzle kaldırdığı nadasın dan devletine öşür vermiş hiç bir şekilde itirazda etmemiştir.
Devletinden ne destekleme ve para almış, üstüne üstelik birde kaldırdığı bir avuç nadastan zahire vermiştir. Her şeyi devletten bekliyoruz ve alıyoruz da ama yinede memnun olmuyor itiraz ediyor isyankarlık yapıyoruz.
Dolayısı ile bu ülke bu duruma nasıl geldiğini bilmezseniz ülkenin kıymetini bilemezsiniz. Üç beş bin kişiye toplu taşıma için üzeri açık bir kamyon düşerken, sizin gibi herkesin altında bir otomobil yoktu. Herkesin cebinde on bin liranın üzerinde telefon bulunurken, dün telefonun T sini bilen yoktu.
Baba parası ile çaka satmayı bırakarak tırnaklarınla kazıyarak bir şeyler yapıp kazanırsan bu ülkenin kıymetini ancak anlarsın. Bakkaldan bir ekmek almayıp ekmeğin kaç lira olduğunu bilemezsen ülkeyin dününü ve bu gününü bilemezsin.
Toplum olarak herkes geçmişini iyi bilmeli ve bu günün kıymetini anlamalı ki birlik beraberlik içerisinde yaşayarak ülkemizin kıymetini bilelim. İşte ben zaman zaman eski yeni kıyaslaması yaparım.
YORUMLAR