Geçtiğimiz günlerde Saygı değer büyüklerimizden Turgut Yiğidim ağabeyi gördüm hal hatır sordum. Maşallah sağlığı sıhhati yerinde yaşına göre sağlıklı. Kendisini görünce 7 sene önce kendisi ile ilgili yazdığım bir hatıram aklıma geldi. Bu yazımı 30 yıl önce siyasette yaşanan adaylık yarışı ile ilgili idi. Baktım Turgur ağabey 30 sene olmuş hala ölecek. Gelin o günkü yazıma birlikte göz atalım.
“Geçtiğimiz günlerde Turgut Yiğidim ağabey ve Sefa Çayır hocamla Üniversite Kampüsü camisinin temel atma çalışmalarını görmek işin kampüse gittik. Giderken Turgut abiye daha yaşıyorsun diye takıldım. Yıllar önce kendisine anlattığım bir olayı anlattım gülüştük.
Rahmetli Emin Gürün benim Belediyede ilk Başkanım ve daire amiri olarak çalıştığım bir başkandı. İtiraf edeyim ki en dirayetli başkanla çalıştım diyebilirim. Kendisine tekrar Allah rahmet eylesin diyorum. Asıl konuma geçeceğim. Yer kalırsa eskiye değineceğim.
12 Eylül ihtilalı sonrası Belediye Başkanlığına rahmetli Emin Gürün seçilmişti. Geçmişte Taki beyle birlikte meclis ve encümen üyeliği yapması nedeni ile Belediye idaresinden haberdardı.
Bende Rahmetli döneminde Trafik zabıta Müdürü idim. Bana son derece güvenir ve benim yazılarımı okumadan imzalardı. Bende ona zarar getirmemek için gayret ederdim.
Başkanlığının son dönemleri idi. Ama Aksaray da bütün partilerde olduğu gibi ANAVATAN partisinde de Belediye Başkan aday yarışı başlamıştı. Rahmetlide tedavi görmesine rağmen adaylığa hevesli idi.
İnsanlar siyasete girdimi çıkması çok zor olduğunu yaşananlarla görmekteyiz. Rahmetlide siyaseti bırakmak istemiyordu. Hele mevcut Başkan olacaksın adaylığı başkasına kaptıracaksın. Bu hazmedilecek cinsten değildi.
ANAVATAN partisinde aday adayı ikiye düşmüştü. Rahmetli Emin Gürün ve Turgut Yiğidim. Rakip partiler her iki adaya da hasta Başkanlığı tamamlayamazlar porupugandasını yapıyorlardı. Buda şehirde tutmuştu.
Tabi burada Rahmetli Mehmet Altınsoy’un sözü geçti. Turgut Yiğidim aday olmuştu. Rahmetli bir öğle paydosunda odasında otururken üç daire müdürü ziyaretine gittik. Üzüntüsünü paylaşalım diye. Çok kızmış olmalı ki: “ Bana hasta dediler. Ulan getirdikleri aday benden pek mi sağlam” dedi.
Doğal olarak Turgut yiğidimi desteklemedi. Seçime gidildi başkanlığı Memiş Akın kazandı. O dönem Refah partisi güçlü, Doğru yol güçlü, Milliyetçi Hareket partisi güçlü, Anavatan partisi güçlü. Bu bölünmüşlüğün içinden CHP adayı Memiş Akın sıyrıldı.
Aradan on yıl geçmişti Turgut ağabey ile bir yerde otururken “ ağabey sen hala yaşıyor musun, sana çok kısa ömür biçmişlerdi” dedim. Epey gülüştük ve şunları söyledi:
“ Aslında ben aday olmak istemiyordum. Astım bronşitimde vardı. Altınsoy bana adaylık teklifi yapınca hastayım. Gel bak yatakta yatıyorum düzenim yok dedim. Gelen gidenlerle de partiye haber salıyordum hastalığımla ilgili. Aday yapmasınlar diye. Aslında hastalık lafı benim kendimin çıkardığı bir laftı. Emin abide bundan dolayı demiştir. Ama Altınsoy’un elinden kurtulamayıp aday olmuştum” dedi.
Bu çıkan dedikodunun üzerinden 21 sene geçti. Turgut Yiğidim hala yaşıyor. Üstelik Üniversite Kampus camisinin derneğinde görev yapıyor. Hem de gece gündüz koşturuyor.
Bende 21 sene sonra Turgut abiye hala yaşıyor musun ağabey diye takıldım ve epey güldük.
Rahmetli Emin gürün partinin ve meclis üyelerinin karışık bir zaman olmasına rağmen dirayetli ve disiplinli bir başkandı. Beni çok sevmesine rağmen duruşundan çekinirdik. Şunu diyebilirim ki, en rahat idarecilik yaptığım dönemdi. Kimsenin yetkisine karışmaz, takip ederdi. Halkta iş için odasının kapısını beklemezdi. Vatandaşa personelini ezdirmezdi.
Bugünde geçmişten bir nostalji yaparak, geçmişi yad ettik.
YORUMLAR