Eskiden devlet idarecileri pek fazla halkın içerisine çıkmaz, vatandaş onların ayağına gelirdi. Son dönemlerde il idarecisi valilerimiz geldikleri şehirleri adım adım geziyorlar ve vatandaşın içerisinde dolaşıyorlar. Sayın valimiz Hamza Aydoğdu ve Belediye başkanımız Evren Dinçer şehri karış karış geziyorlar. Tabi Evren Beyin alanı merkez olduğu için merkezi gezip dolaşıyor, iş yerlerindeki çalışmaları denetliyor. Ama Sayın Aydoğdu alanı geniş olduğu için ilçe, kasaba ve köyleri karış karış geziyor.
Gezmek ve halka dokunmak toplum olarak hoşumuza giden bir durumdur. Eski valimiz ve içişleri eski bakanı Sayın Selami Altınok ile ilgili bir hatıramı anlatayım. Bir gün Ortaköy ilçemizden hanımefendi ile beraber bir köyümüze gitmiştik.
Köyde vatandaşlarla konuşurken bir yaşlı teyzeye denk gelmişti. Halını hatırını sorduktan sonra, kim olduğunu sordu görevliler Aksaray valisi dediler. Tabi teyzemiz valiyi bilmediği için “hökümet mi geldi, bu adam hökümetin adamı mı” demişti.
İnsanlar köyleri bırakın şehirde bile valiyle öyle kolay kolay görüşemezdi. Teyzemizi bu görüşüp hal hatır sormak çok mutlu etmişti. Maşallah Sayın valimiz Hamza bey hiç koltuğunda oturmuyor, bir günde bir kaç yere birden giderek vatandaşla iç içe.
Yine kulakları çınlayıcası kadim dostum Selami Altınok’la bir sabah kahvaltısında beraberdim. Tabi arkadaşlarda vardı, içimizde bir kasaba Belediye başkanı dostumda bulunuyordu. Başkan o sıra E-90 yoluna bakan güzel bir belediye binası yaptırmıştı.
Selami valimiz kısa dönemde kalsa burada güzel izler bıraktı. Her yeri gezdiği için bir kıssa anlattı hatta bana “ bak Erdoğan Bey bunu ben buradan gittikten sonra yaz” dedi. sonra anlatmaya başladı:
“ bizim Erzurum’un Narman ilçesinde yaşayan bir vatandaş pek şehre gelip gitmez ve lüks sergileri falanda bilmez. Bir gün ihtiyaç duymuş Erzurum da vali beyi ziyarete gelmiş. Bir bakmış kapıdan yukarıya kadar her yer kırmızı halı ile döşeli.
Adamcağız halıya kıyamamış lastik ayakkabısını koltuğunun altına alarak makama şıkmış. Makama girmeden bir bakmış her taraf dekorlu ve ayak basmaya kıyamamış. Sonra hemşehrimizi makama almışlar.
Adam vali Beyin odasına girince konfordan kafası dönmüş. Demiş ki, burası olsa olsa Allah'ın evidir, valiye “selamün aleyküm ya resulullah” demiş. Tabi vali şaşırmış adamı azarlamış. Bu sefer vatandaş o zaman bu olsa olsa Peygamberdir diye düşünerek, “selamün aleyküm ya emirel müminin” demiş.
Tabi buna da kızan vali, “ bunu kim getirdi buraya” diye çıkışmış. Tabi adam bu sefer o zaman bu adam halifedir diyerek, “selamün aleyküm ya halife” demiş. Tabi vali bey iyice sinirlenip korumaları çağırıp adamı dışarıya atmış, “kim getirdi bu meczubu” demiş.
Tabi adamcağız bu sefer kızmış vali Beye, “ Allah değilsin, Peygamber değilsin, Halife değilsin ne diye Allah'ın evinde oturuyorsun” diyerek valiye çıkışmış.
Konforlu oda ve koltukta oturmak, kapıda bir sekreterle çaka satmak marifet değil. Sayın vali ve belediye başkanı gibi vatandaşın içinde olmak ve size ulaşamayanların dertlerini yerinde öğrenmek önemlidir. Hiçbir koltuk kimseye baki değildir, babasının koltuğu da değildir.
Makam ve mevki sahipleri vatandaşlarla beraber dertlenmeli ve onların problemlerini görerek çözmelidir. Lüks odalarında koltuğa yapışık kalmamalıdırlar. Tabi bu kurum amirlerini de kapsamalıdır.
YORUMLAR