Malumunuz ben geçmişte de yazmıştım cenaze sonrası toplananlara hemen yemek ikramı gibi bir adetin bidat olduğunu söylemekle beraber dini bir adet olmadığını. Hatta benim bu yazımdan sonra beni bu konuda tenkit edenler olmuştu. Geçtiğimiz günlerde Diyanet İşleri Başkanlığı Yüksek Kurulu bir soruya fetva verdi, bende rahatladım. Cenaze sonrası verilen yemeklerin dini bir emir olmadığı anlaşılmış oldu.
Ne hikmetse öyle bir adet oluştu ki yarı şaka çoğu bölgelerde hasta ve yaşlılara yarı şaka yarı ciddi, “ ölse de bir kıymalı yesek” duruma geldik. Duruma değil samimi söylüyorum ben bunu bizzat duyanlardanım. Bu işin şakası bile hiç hoş olmasa gerek.
Cenaze sahibi acısına mı yansın, cenazesini mi kaldırsın yoksa bu arada bunca acı içinde kıymalı yaptırma derdine mi düşsün. Evet bunlar günümüzde yaşanmıyor mu? İnanın ben gittiğim cenazelerde bu ikramları almamaya çalışıyorum, insanın boğazından geçmiyor.
Cenazesi olan bir kimse hadi birde gariban ve durumu iyi değilse ne olacak? Olmaz efendim dini bir emirmiş gibi borç harç bulup bu yemeği verecek. Vermezse ne olur çevre baskısı ve ayıp olur endişesi ile mecbursun bunu yapmaya. Anlayacağınızbidatler artık içimize dini bir emirmiş gibi girdi çıkmıyor.
Din İşleri Yüksek Kurulu'nun açıklamasına göre cenazede dağıtılan bu yemek helal değildir. Son yıllarda cenaze sahibi evlerde farklı bir adet ortaya çıkmaya başladı. Anadolu'nun bazı küçük illerinde bile cenazenin ilk günlerinde bazen üç gün boyunca çadırlar kurulup pideler dağıtılıyor. Buraya kadar ortada problem yokmuş gibi görünüyor. Ama dikkat edilince insanların yeni bir hurafeye doğru gittiği endişesi de bazı çevreleri ürkütmüyor değil. Öncelikle dinimizde, sünnette bu çadır tutma ve pide dağıtma geleneğinin yeri var mı sorusunun cevabını araştırdık.
Bu konuda Din İşleri Yüksek Kurulu'nun kararı şu şekilde: Hz. Peygamber, ölünün kendi ailesinin yemek hazırlayıp gelenlere ikram etmesini hoş karşılamamıştır.
Cenazede hangi para ile yemek dağıtmak helal değildir?
Ölen kişinin mirasçıları fakir iseler veya aralarında buluğ çağına erişmemiş çocuk var ise, geriye bıraktığı maldan yemek yapılarak cenazeye gelenlere verilmesi helal değildir. Buna karşılık Peygamberimiz, komşu ve akrabalarının ölü sahiplerine yemek getirmelerini tavsiye etmiştir (İbnMace, Cenaiz, 59).
Anadolu'nun küçük şirin bir şehrinde görüştüğümüz kişiler cenaze evlerinde çadır kurulmaz, pide dağıtılmaz ise bunun artık çok ayıp karşılandığını belirttiler. Cenazesi olup acısı taze olan ölü yakınlarının bir de kendilerine gelen ziyaretçileri tabiri caiz ise düğün merasimi gibi ağırlama yükü yüklendiğini söylediler. Tabiki halktan aldığımız duyumlara göre cenaze sonrasında yapılan yorumlarda insanlar üzerinde mahalle baskısının oluşmaya başladığı anlaşılıyor.
Ölü yakınlarının çadır kurması, pide dağıtması da yetmiyor. 'Pidenin yanında içecek dağıtılmış mı, o kadar insan cenazeye gelmiş fıstıksız kuru bir helva mı ikram edilir? ' gibi çok çirkin dedikodular en az on-beş gün boyunca sağda solda konuşulduğu aktarılıyor. Orada okunan Kur'an ve ölümü tefekkür ise bu konuşmaların gölgesinde 'tabi hepimizin başına gelecek' ifadeleri ile çay yudumlarken geçiştirildiği anlaşılıyor. Bu konuyu ciddiye alıp herkesin cenazesini sünnet ölçütlerinde uğurlaması oldukça yerinde bir karar olacak. İçinde birçok hayırı barından şu nebevi tavsiyeyi ihya edersek kazanacağımız sevap da o derece büyük olur galiba.
Abdullah b. Cafer’den… Demiştir ki: Resulullahsallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Cafer’in ev halkına yemek hazırlayınız. Çünkü onların başına kendilerini meşgul eden bir iş gelmiştir.” (Ebu Davud, Cenâiz, 25-26; Tirmizî, Cenaiz 21; İbnMace, Cenaiz 59; Ahmed b. Hanbel, 6/380)
Demek ki cenaze sahibinden yemek yenmiyor oraya yemek yapılıp götürülüyor. Kıymalı yenmeye gidilmiyormuş, kıymalı götürülmesi gerekmiş.