Yaz tatili nedeni ile camilerimizde ve Kuran kurslarında çocuklarımıza Kuran ve dini öğretiliyor. Bir İslam ülkesinde bunun kadar güzel olan bir durum olamaz. Eğer çocuklar, kuranını, sünnetini, fıkhını ve ilmihalini yeterli bir şekilde öğreniyorsa, o çocuklar ahlaklı ve terbiyeli bir şekilde topluma kazandırılıyor demektir. Ama çocuklar bu hususları öğrenmek için teşvik edilmelidir. Eğer teşvik edilmez baskıcı bir şekilde öğrenirlerse bir gün öğrendiklerini de unuturlar.
Bunu neden yazdığıma gelince, benim bildiğim ve tanıdığım bir çok kuran bilipte namaz kılmayan, hatta cumaya bile gitmeyen olduğu gibi kuran öğrenmiş dine karşı tanıdıklarım mevcuttu.
Benim Kuran kursu ve diğer hocalarda beraber okuduğum arkadaşlarım bile dine karşı olanlar var. Konuştuğumda kendilerine göre Kuran öğrendikleri dönemlerde yaşadıkları baskıcı ve sevimsizlikleri örnek gösteriyorlar.
Ben İmam Hatip çıkışlı olmam ve öncesi hafızlığa çalıştığım halde, bazen diyorum ki, eğer Nevşehir’de Erzurumlu rahmetli Ordu oğlu Kuran kursu hocam Kemal Aktaş’ı tanıyıp onun talebesi olmasaydım, tam bir din karşıtı dinsiz olurdum.
Neden derseniz, isimler vermeyeceğim ben bir çok yerde Kuran ve Arapça okumaya çalıştım. Çünkü rahmetli babam seni illede hafız yapacağım diye tutturmuştu. O dönemlerde erkeksen bir gitme baban sana neler yapıyor, yanı baba baskısı.
Gittiğin yerde henüz oyun çocuğusunuz, baskı ve dayaklar yersiniz. Hatta 12 yaşındaki çocuğu falakaya yatırırlarsa nasıl orasını seversiniz? 12 yaşındaki çocuk sanki vatan hainliği yapmış muamelesi gördüğümüzü söyleyebilirim. Nedeni ise ya ezberini yapmamışın veya arkadaşlarınla şakalaşırken yaramazlık yapmışın.
Ben kaç defa yatılı okuduğum yerlerden kaçtım. Ama gelin görün beterin beterini babamdan gördüm ve kulağımdan tutup geri beni okula götürdü. Eti senin kemi benim misali teslim etti, birde kaçış cezası olarak hoca efendiden bir dayak daha yerdik.
Hafızlığa çalıştığım Kemal hocamı başka yerden kaçarak eve gitme korkusu ile onu bulduk. Bize sahip çıktı, yer tesis etti. Rahat ve huzurlu bir ortam yaratarak hafızlığı bitirdik. Sonra bizi götürüp İmam Hatip Lisesi orta kısmına 16 yaşında babamın haberi yok iken yazdırdı.
Bunu neden yazdığıma gelince, inanın bizi o dönem sinemalarda iyi filim olursa para verir gönderirdi. Sonrada derdi ki, “ bakın ben hevesiniz gitsin sinema hakkında bilgi sahibi olun diye gönderiyorum” derdi. Hakikaten de iyi ve kötüyü o dönem öğrendik.
Hocalarımız ve aileleri çocuklara baskı yapmasınlar. Onları ödüllendirsinler, verdikleri dersleri yapmayanlara da ödül mahrumiyeti vererek teşvik etsinler. Yoksa azar, dayak onları bir gün Allah korusun Kuran öğrenmiş din düşmanı olarak karşımıza çıkarlar.
Küçücük çocukken bize savaş esiri muamelesi yapan eski bazı hocalarımız gibi dayakla dinden uzaklaşmaya sebep olmayalım. Onlara sevgiyi, saygıyı ve güler yüzü öğretirsek inanın onlar ömür boyu dinden kopmazlar ve sağlam bir inançla yetişirler. Onlar eskisi gibi de değil teknoloji çocukları.
Yeter ki onlara Kuran, sünnet, ahlak ve fıkıh bilgisi verelim. Bunun dışında çocuklarımızın kafasını başka cıklarla yıkamayalım. Teşvik edelim göreceksiniz ki, onlar ne kadar sağlam inanca sahip olacaklardır. Bunu yapan hocalarımız olduğunu biliyorum, onlara cebinizden bir top şeker vermeniz bile onları mutlu eder sizi ve öğrendiğini sevmeye yeter.
YORUMLAR