Çocuklara elbette anne ve baba sahip çıkmalıdırlar. Anne ve baba çocuk yapmayı biliyorsa sorumluluğunu da bilecektir. Hele babalar işi sadece anneler üzerine yıkarak sorumluluktan kaçmamalıdır. Yoksa sokakta dört ayaklı çocuk yapan hayvanlar daha çoktur. Sorumluluk almayan babanın bundan farkı nedir? Çocuklar ilk eğitim ve terbiyeyi aileden alırlar. Çocukların terbiye ve ahlakının verilmesini sadece devletten beklemek doğru değildir.
Haftaya okullar açılıyor, üç ay içerisinde aileler çocuklarına neler verdikleri ve nasıl zaman geçirdikleri çok önemlidir. Çocuklar İnternet başında mı zamanlarını geçirdi, yoksa bir camiye gönderip dini eğitimlerini aldırıp manen yetişmelerine yardımcı olduk mu?
Yoksa evde terbiye, edep, oturuş, sofra adabı, büyüklere nasıl davranılır, küçüklere nasıl davranılır, toplumda nasıl hareket edilir gibi bilgileri verebildik mi? elbette okullardaki aldıkları eğitim ve terbiye önemli ama bunun bahçesi ailedir.
Evlerde çocuklar zaten sanal alem tutkunu olmuş, yemeklerini bile oyun başında yiyen nesil ile beraberiz. Anne ve baba da zaten bundan memnun, bana sıkıntı olmadan dursun da nasıl durursa dursun durumunda yetişiyor çocuklar.
Çocukların beyinleri sanal alem oyunları ile dolduğu için, toplumdan kopmaktadırlar. Çocuklar artık oynadıkları oyun ve filmlere göre şekillendirmektedirler. Bunlara ne kadar kısıtlama ve sınırlar getirdiğimizde tartışılır.
Dolayısı ile zaman eskisi gibi değildir, çocuklar okuldan gelir gelmez İnternet başına oturtulmamalıdır. Yoksa çocuklar artık sanal kafalı yetişmektedirler. Yaşadığımız zaman ve ortam buna müsaittir. Oto kontrol iyi yapılmalıdır, denetim çok önemlidir.
Çocuğun ihtiyaç duyduğu bütün insani ve ahlaki faziletleri, sosyal kural ve davranışları, hepsinden önemlisi tevhid akidesini ve İslami değerleri öğrenip yaşaması, ruh ve beden bakımından sağlıklı, bilgili ve faziletli bir kişi olma yolunda en büyük görev ana babaya düşer. Çocuğun hem dünya, hem de ahiret mutluluğunu hedef alan böyle bir terbiye, Peygamberimiz sallallahu aleyhi vesellem tarafından bir babanın çocuğuna bırakacağı “en güzel miras” olarak telakki edilmiştir.
“Bir baba, evladına güzel edepten daha değerli bir miras bırakmış olamaz.”
Çocukların aralarında herhangi bir ayırım yapmaksızın çocuklarına karşı eşit davranmak, ana babanın en başta gelen görevlerindendir. Bu aynı zamanda çocuğun da en tabii hakkıdır. Çocukların kız-erkek, büyük-küçük olması sonucu değiştirmez. “Allah`tan korkun ve çocuklarınız arasında adâleti gözetin.” (Buhari, Müslim)
Ebeveyn, çocuklarına karşı gösterdiği sevgi, maddi bakım, şefkat ve ilgide de adil olmalıdır. Ebeveyn bazen iradesini aşan duygulara yenilip bir çocuğunu daha fazla beğenebilir ve sevebilir. Ancak bunu diğerlerine hissettirmemeye dikkat etmelidir. Aksi halde, kardeşlerin birbirini kıskanması ve birbiri aleyhinde olumsuz bazı duygu ve düşüncelere kapılması kaçınılmazdır. Böyle bir duygusallık, bazen düşmanlığa ve vahim sonuçlara sebep olabilir.
Bu ölçüyü kaçıranlar, dindar aileler olsalar bile, pişmanlıktan kendilerini kurtaramazlar. Bunun en çarpıcı örneği, Yakub aleyhisselamın çocukları arasında yaşanan Yusuf aleyhisselam ile kardeşlerinin hadisesidir. Eğer peygamber çocukları arasında böylesi durumlar yaşanabiliyorsa, varın kendi çocuklarınız için, siz kıyas edin. Hakkıyla aile reisliğini yapanlardan olmanız dileğiyle.
YORUMLAR