Her görüşüp konuştuğumuz, merhaba ettiğimiz ve iş yerinde çalıştığınız insanlar dost değildir. Kimisi normal iş arkadaşlığı, kimisi merhabalaştığımız arkadaşlardır. Gerçek dost arkadaşı bulmak çok zordur. Menfaatsiz, sizi sömürmeden, sizi kullanmadan, testere hesabı bir sana bir bana paylaşım içinde olan olmalı. Acı ve tatlı gününüzde sizinle dertlenip sevinebilmeli. Bir gün dostluk bozulabilir, dostluğunuz bozulunca sizi satmamalı. Sizi eleştirenlere bile karşı sizi savunabilmeli.
Birçok örneği incelediğimizde arkadaş edinmenin tesadüfen olduğunu görüyoruz. Üniversiteye ya da liseye ilk gittiğimizde yan yana oturduğumuz, komşumuz, akrabamız gibi ilk tanıştığımız kişi arkadaşımız oluyor. Ya da okula giderken yolda birlikte yürüdüğümüz kişi arkadaşımız oluyor. Askerde koğuşta ranzada yatan kişi arkadaşımız oluyor. Bu ve benzeri durumları birçok kişi yaşıyor. Özetle arkadaşlarımızı seçmiyoruz; arkadaşlarımız yanımıza yakınımıza düşen kişilerin arasından oluyor.
Yakın arkadaşlarımız bunalımlı tiplerse bizi de bunalıma sürüklüyorlar eğer ahlaklı ise ahlak, ahlaksızsa ahlaksızlığa teşvik ediyor. Sinemayla ilgileniyorlarsa biz de sinemayla ilgileniyoruz. Sürekli futbol konuşuyorlarsa biz de futbol konuşuyoruz. Hani insan ne yerse odur derler ya, arkadaşımız kimse biz de biraz ona benziyoruz. Bir de kara delikler var. Onlardan uzak durmak gerekiyor, hain, vatan haini, insanları satan gibi.
Tesadüfen edindiğimiz arkadaşlardan iyi anlaştıklarımızla uzun zaman geçiriyoruz. Onlara bağlanıyoruz. Arkadaşlık ilişkisinin başlangıcında bir gün bu arkadaşlığın biteceğini ya da araya giren olaylar nedeniyle, yediğimiz-içtiğimiz ayrı gitmeyen bu insanı bir gün gelip çok seyrek göreceğimizi düşünmüyoruz. Ama bir gün geliyor. Arkadaşımız evleniyor; iş için ya da okumak için başka bir şehre gidiyor ya da okul bitiyor memleketine dönüyor ve bizim sürekli dertleştiğimiz arkadaşımız kayboluyor. Sistemimizin içinden önemli bir parça çıkıyor ve yaşam sistemimiz bozuluyor.
Yeni arkadaş edinmeyi de bilmiyoruz. Yeni arkadaş edinebileceğimizi düşünmüyoruz bile. Arkadaşlık ilişkisi çok önemli ölçüde bizden başlar. Önce biz arkadaş olmaya değer, karakter sahibi, ilgili ve bilgili birisine dönüşmeliyiz. Öncelikle verdiğimiz sözleri tutmaya, buluşma saatlerine uymaya çalışmak gerekiyor. Dürüst, mütevazi olmak, hakkaniyetli davranmak, nezaket arkadaşlık açısından kritik karakter özellikleri. Bunun yanı sıra bir arkadaşla paylaşacak bir şeyler yapmak gerekiyor. Yani değişik bir şeyler okumak, değişik bir yerlere gitmek, değişik bir şeyler izlemek gerekli. Yoksa arkadaşımıza verebileceğimiz bir şey olmuyor.
Arkadaş olarak seçeceğimiz kişi de benzer özellikleri taşımalı. Yani sözünün eri, ilgili, bilgili ve hareketli bir insan olmalı. Kara delik olmamalı. Şimdi diyelim ki çevremizde böyle bir insan var. Tanımıyorsak gidip tanışmalı. Tanışmak için bir sürü yöntem var. Zamanı olup olmadığını sorup bir konuda fikrini sorup bir sohbet başlatabiliriz. Artık kişiyi tanıyorsak, arkadaşlığımızı ilerletmek için onu bir yerlere davet edebiliriz. Yürüyüş yapmaya, eve sohbet etmeye, bir sergiyi gezmeye ya da başka bir etkinliğe.
Kadim dostlar zor bulunur diye boşa demiyoruz. Hele bu zaman da dost bulmak çok zor. Adam seni işi bitince satabiliyor. Bunun içinde güvenebileceğimiz dostlar bulmalıyız. Hatta bu karekterde olan insanlar ile zorla da olsa dost olmalıyız.
Dostluk çuvalla parayla bile satın alınıp kazanılmaz. Çuvalla parası olan çok kişi bilirim gerçek manada dört tane dostu yoktur. Ya kendsine dost değil köle arıyor, yada parasına güvenerek emir eri. Ama malesef bu düşüncede olan insanların hayatı bom boş.
YORUMLAR