Akşam evde otururken bir arkadaşım beni aradı, “ yazdığın bir yazıyı yalanlayan haber gördüm istersen göndereyim” dedi. Bende kendisine yazıyı gördüm elimde var dedim. Yazı muhtemelen tahmin ettiğim gibi bir meslektaşımızın elinden çıkmış. İsimsiz bir haber basın camiasına servis edilmiş. Belki de birileri tarafından yazdırılarak servis etmesi istenmiş. Gönlüm isterdi ki bu haberin altına yazan kişi imzasını atmalıydı. Ben yazdığım her yazının altına ismimi yazar imzamı atarım. Vur kaç taktiği yapmak benim anlayışımda yok.
Konu 22 gün önce yazdığım bir köşe yazısında aldığım duyuma göre Ak Parti yönetimi görevden alındı diye yazmıştım. Bu duyumla ilgili görüşüm değişmiş değil. Zaman inşallah beni haklı çıkaracak.
Bu duyum sadece benim duyumum değil, bazı kimselerinde duyumudur. Benim suçum bir gazeteci olarak bunu köşeme taşımam. Görelim Mevla neylerse güzel eyler deyip gelişmeleri bekleyelim diyorum. Bu konuyu yazdım ve bekliyorum işte sonunda ne yazacağımı o zaman göreceksiniz. Şimdilik bu konu üzerinde durmak istemiyorum.
Benim asıl takıntım muhataplarından bir açıklama almak isterdim. Ama bu haberi bir yağcılık olsun diye isimsiz olarak servis yapılmasına takıldım. Anladığım kadarı ile kime yaranmak istiyorlarsa birde yargı yolu gösteriliyor.
Şunu açıklıkla söylemek isterim ki, 40 yıllık meslek hayatımda şahsımla ilgili mesleğimden ve yazılarımdan dolayı hiç dava açılmadı. Eğer böyle bir dava açılırsa bende kendi partimin mensupları tarafından mahkemeye verilerek ilk defa milli olacağım.
Hayatımda hiçbir zaman şahısların yaşam ve kişilikleri ile ilgili bir yazı yazmadım. Kimseye de hakaret etme gibi bir düşünce taşımadım. Yazılarımda şahsıma dava açılacak bir fırsatı ve imkânı kimseye vermedim.
Gazeteci duyumlarını da yazacak, kamuoyunu ilgilendiren konuları da yazacak. Onu yazma bunu yazma o zaman biz konu mankenliği yapacak değiliz. Hele kendi meslektaşlarımla ilgili bir eleştiri yapmaktan kaçındığım gibi onlara yapılan bir saldırı ve yanlış oldu ise onunda arkasında durmuşumdur. Üstelik sevmediğim meslektaşımda olsa.
Bu haberde beni yalancı durumuna düşürmeye çalışan o dostlarıma zamanı geldiğinde söyleyeceklerim var. Haklılığım ortaya çıktığında bakalım o zaman ne tür haber yapacaklar bunu çok merak ediyorum.
Salı günkü yazımda yerli malı ile ilgili bir yazıyı kaleme aldım. Burada doğru düşündüğümü ve yanlış olduğunu yazdım. Yoksa bende Aksaraylıyım ve alışverişimi buradan yapıyor ve esnafımızla haşir neşirim.
Burada eleştirdiğim arkadaşlar belki de en son eleştirmem gereken arkadaşlar. Kendileri ile uzun yıllar dostluğu ve samimiyeti olan bir insanım. Dostluğum hala baki, ama bir yanlış varsa müsaade edin bunu eleştireyim.
O zaman bizim gazeteciliğimizin bir anlamı olmaz. Üstelik halkın gözü kulağı ve dili olmaktan çıkarız. Burada şahıslarla özle problem olması mı lazım düşündüğünü yazmak için. Bundan dolayı eğer bana kırılacaklarsa diyeceğim bir şey yok.
Dolayısı ile gazeteciler birbirlerinin eksiğini aramak ve onları yıpratmak yerine doğrusunu yazmalılar. İşimiz birbirimizin eksiğini gediğini aramak olmamalı. Tabi bundan kastim bütün meslektaşlarım değildir. Sözüm Bu haberi yazan arkadaşıma.
Kimin çok okunup okunmadığının veya sevilip sevilmediğinin kararını bırakalım okurlar versin. Bana dava açtırmak için gayret sarf etmenize gerek yok, dava açıldığın da bir sonuç çıkmayacağını sizde göreceksiniz.
Bu ancak olsa olsa dava açtık diye prestij kurtarması olur. Ya da beni nasıl sustururumdan başka değildir. Ben yine yazıyorum, benim bir çizgim var, Ak Partiyi ve Sayın Cumhurbaşkanımızı seviyorum. Onlara zarar veren her şahsa da karşıyım ve deşifre ederim, etmeye de devam edeceğim.
YORUMLAR