Şu gençlerin o eskidendi sözleri inanın insanı mahvediyor, dün anne ve babandan ne istersen bulup bu şurup seni memnun ederdi. Ya şimdikiler nasıl, ata evladı için ne bulup bu şursa da evlat için anne babada aynıdır. Onlar için dünkü kafasın ya da eski kafasın olup çıkıyorsun. Ama kimse günümüzün önem ve ehemmiyetini bilmiyor. Dolayısı ile dün ile bugünü kıyaslamak için gerçek yaşanmış bir kıssa anlatacağım, kim ne alırsa alsın.
Bir anne ve babanın çocukları olmuyormuş, sonunda olmuş, el bebek gül bebek büyütmeye çalışmışlar. Ancak henüz küçükken çocuğun fazla yaramazlığından gözünün birisini kaybetmek durumunda kalarak gözünü kaybetmiş.
Tabi kim gözünü verir verse verse ancak anne verir. Annesi gözünü hiç tereddütsüz oğluna vermiş, tabi oğlu küçük olduğu için bunu bilememiş anne ve babası da söylemek istememiş, çocuk gözünün böyle olduğu ile büyümüş.
Tabi bu arada babası rahatsızlanarak vefat etmiş, anne ile oğlu kalmışlar yalnız. Annesi oğlu Mustafa’nın başına bir şey gelmesin diye okulda hademeliğe başlamış. Ama oğlan annesinin gözünün birisinden soluk olduğu için utanıyor, annesinin gelmemesini istiyormuş.
Tabi anne buna da evet diyerek okula gitmemiş, sonra Mustafa ilkokulu bitirip diğer tahsillerini yapmış. Konu gelmiş evliliğe, evlenecek ama annesinin gözünü hanımı görürse ne yapacaktı? Nihayetinde evleniyor ve kendisine yerleşeceği yer arıyor.
Hem de ülke dışında bir ülkeye gitmek istiyor ve gidip oraya yerleşiyor. Tabi çoluk çocuk oluyor ama anne evlat hasreti ile yanıp tutuşuyor. Biraz para bulup yurt dışına oğlunu görmeye gidiyor ve belki torunlarımda var onları da göreyim diyor.
Anne araya araya oğlunu buluyor ve kapıyı çalıyor, kapıyı oğlu açıyor, “ anne senin ne işin varda ta buraya geldin, ben bulamasın diye buraya geldim” diyor. Tabi oğlanın gözü annesinin gözünde gitsin diye bakıyor ve içeriye almadan annesini Türkiye’ye gönderiyor.
Anne gözü yaşlı bir şekilde ağlayarak evine dönüyor ve yine de herhangi bir zarar görmemesi için dua ediyor. Aradan uzun zaman geçiyor Mustafa’nın çocukları büyüyünce babaların, “ hani senin eve almadığın babaannemiz vardı gidip onu görelim. diyorlar.
Çocukların isteğini kıramayan baba çocukların önüne düşüp köye geliyor. Ama annesi ne çare vefat etmiş. Yan komşularına bir yazılı mektup yazıp bırakmış, eğer Mustafa gelirse şu mektubu verin diyor ve mektubu oğluna veriyorlar.
Oğlu mektubu alış içini okuduğunda, “ oğlum gözüm neden kör biliyor musun, senin gözün alınınca çirkin görünmeyesin diye kendi gözümü sana verdim ama sen beni küçümseyip benden utandın. Ben ise evlat hasreti ile yandım” diyor.
Gördünüz mü bir annenin fedakârlığını, bugün kim bunu yapar veya yapmak ister? Onun için anne ve babamızın kıymetini bilelim onlara iyi davranıp görünüşünden utanmayalım. Anne ve babanız baş tacınız olsun dostlar.
Yorumlar
Kalan Karakter: