Düşman derken ille de kan davası yâda namus meselesi gibi kavgalı olduğunuz insanlar düşman değil. Düşmanlığın çeşitli şekilleri vardır, bazen can ciğer olduğunuz bir kişi bile size içten içe düşmanlık yapabilir. Hatta şunu söyleyebilirim düşmanınız yoksa boş yaşıyorsunuz demektir. İyi işler yapan ve üreten insanların mutlaka düşmanı vardır. Üretmeyen yâda başkalarının kıskanacağı işi yapmayan insana kim düşmanlık yapsın?
Kıskanmak bir düşmanlıktır, birisinin başarısını yâda kazancını kıskanıyorsa yada yükselmesini istemeyip aşağıya inmesinin dört gözle bekliyorsanız o insana düşmansınız demektir.
Siyasetçilerin düşmanı çok olur, nedeni muhalif olan partiler başarısız olmasını istemesi bir kıskançlık ve düşmanlıktır. O başarısız olsun ki onun yerine kendileri geçebilsin. Bir diğer husus ise, bazen aynı parti içerisinde siyaset yapanlarda birbirini kıskanarak içten içe birbirlerine düşmanlık yaparak onu saf dışı bırakmaya çalışırlar. Dolayısı ile düşmanlığın ille de aleniyet içinde olması gerekmez.
Makam ve mevki sahibi insanların makamlarında gözleri olanlarda makam sahibine düşmanlık yapabiliyor. Yanında çalışan bir memuru bile bazen onun makamında gözü varsa ona karşı her ne kadar gülümsese de içten içe bir düşmanlık yaparak onun ayağını kaydırmaya çalışıyor. İşte bunun adı dostluk değil gizli bir düşmanlıktır.
Mesleğinde başarılı olanları aynı meslekte başarısız olanlar mutlaka kıskanır. Bütün mesleklerde bu böyledir, her ne kadar bir araya geldiklerinde birbirlerine gülücükler gönderseler de ayrıldıklarında en ağır şekilde eleştirerek ona düşmanlık yaparlar.
Zenginin malı züğürdün çenesini yorar misali, çoğu zaman zenginlerin belli kesimlerce eleştirildiğini duyarız. Hatta kazandığı malı bile tahlil eder haram ve helal var mı diye yargılarız. Nasıl kazandığı üzerinde gereksiz yere yorumlar yaparız bu işte bir gizli düşmanlıktır. O zevat kendi işi ile uğraşırken biz onun malı mülkü üzerinde dedikodu yapar dururuz.
Efendim insanlarda yetenek ve kabiliyet var başarılıysa kıskanıp düşmanlık yapmak yerine onu takdir etmek varken ne lüzum var kendimizi parçalayıp günahkâr olmaya.
Aynı mevkide yan yana mahsul eken çiftçinin birisinin mahsulü çok diğerininki azsa, az olan çok olanı mutlaka kıskanır. Hâlbuki birisi çok çalışıp gayret gösterip emeğinin karşılığını alırken diğeri az ilgilenmesinin karşılığını aldığını düşünmek yerine yan tarla komşusunu kıskanır.
Hatta yarı espri olsun söyleyeyim, hanımı güzel olanı hanımı çirkin olanların bile içten içe kıskandığını hepimiz biliriz.
Bizim meslekte öyledir, başarılı olan her zaman kıskanılır. İnsanlar kendisini geliştirmek yerine kendisini geliştirip mesleğinin hakkını vereni kıskanırlar. Kimse bilmez ki, bu insan bu duruma nasıl geldi kaç yılını verdi diye düşünmez. Meslektaşının hakkında olumsuz ve çirkin şekilde konuşuyorsa mutlaka onu kıskandığındandır. Bırakın onun başarılı olup olmadığına okuyucu karar versin.
Aynı meslekten iki komşu yan yana çalışsın birisinin müşterisi çoksa diğeri onu kıskanır. Hâlbuki kıskanmak yerine gıpta ederek daha çok çalışıp onun yerine yetişmek varken haset ederek gizli düşmanlığa bürünmek çok yanlış ve tehlikelidir. Ama maalesef günümüz insanlığında mevcut olan bu hastalık herkeste mutlaka az çok vardır.
Demek ki iyi şeyler yapan insanlar mutlaka kıskanılıyor. Kıskanmakla kalınmıyor kıskançlığın arkasında da gizli bir düşmanlık yatıyor. Dolayısı ile üreten insanlar düşmansız değildir. Düşman ille de kafanıza silah dayaması gerekmez. Dostunuzdan çok düşmanınız varsa iyi şeyler yapıyorsunuz demektir.
YORUMLAR