Yazılarımı takip edenler az çok benim yapımı ve karakterimi bilirler. İlimiz ve ülkemiz ile ilgili konularda eğmeden bükmeden yazarım. Çoğu zaman kendilerinin yaptığı güzel işleri övdüğüm ve zaman zaman takdir ettiğim idarecilerimiz çok. On tane kendisini öven yazı yazmış isem, bir tanede yanlışını tenkit etti isem Erdoğan Kayadan kötüsü yok. Allahtan korkun, sizi övdüğümde bir gün olsun telefon açıp teşekkür mü ettiniz? O zaman bir sefer eleştirdiğimde neden rahatsız oluyorsunuz? Hâşâ yoksa siz hata etmez ilah mısınız? Peygamberler bile hata ederken siz onlardan da mı kusursuzsunuz? Neden eleştiriden ders çıkarmayıp hatanızı söyleyene düşman oluyorsunuz?
Seçilmek veya bir yerde koltuk sahibi olmak insanı mükemmel yapmaz. Mükemmellik hatadan ders çıkararak o hatayı bir daha yapmamaktır. Valla ben bana düşman olan üç beş kişiyi dinlemem halk ne diyor yazılanlardan memnun mu değil mi ben ona bakarım. Sokakta vatandaşın bana söyledikleri benim için çok önemli. Sizde benim gibi vatandaş ne diyor ona kulak verirseniz aynada onu görürsünüz.
Vatandaştan çok büyük olumlu tepki aldığımı söyleyebilirim. Siz kendinizi nasıl görürseniz görün benim için halkım önemli. Geçen bir dostum, “senin yazılarını ilgi ile okuyup takip ediyorum, ertesi günü iple çekiyorum. Bazen yazılarıyın altına beğeni yapıyorum ama bazı siyasiler neden beğeniyorsun diye tepki gösteriyor bende konumum itibarı ile beğenemiyorum” dedi.
Şu çok önemli demek ki benim yazılarımı beğenmesen de beğendirmesen de o benim yazılarımdan hoşnut olmayanlarda demek ki beni takip ediyor. Seni övdüğümde neden bana açıp da beni neden övüp methettin demiyorsun? Teşekkür etmesini bilmiyorsan ben o söylediklerine layık değilim diyebilirsin. Benim bu tür düşüncelere karnım tok, milletin sesi olmaya devam edeceğim.
Ak parti kuruldu kurulalı bu camiayı çok iyi bilen birisiyim. Kapımı, köşemi ve ekranımı bu camiaya yıllardır açarım. Ne kadar seçilmişler varsa arkasında durdum. Nedense onları övmeye mecburmuşuz gibi bir teşekkür bile etmezler. Bunu yaparken kimseye diyet ödemedim ve bunları inancım davam için yaptım. Destek olmaya ve arkalarında durmaya devam edeceğim, çünkü büyük reisin hatırı var.
“İki parmağının ucunu iki gözüne koy. Bir şey görebiliyor musun dünyadan? Sen göremiyor-sun diye bu âlem yok değildir. Görememek ayıbı, göstermemek kusuru, kötü nefsin parmağına ait işte.” Mevlâna
“Bu dünyada iyi yaşamak isteyen kimse şu altı yanlışa düşmemelidir: Uykuculuk, tembellik, pısırıklık, hiddet, aylaklık ve işini sonraya bırakmak.” Hint atasözü
“Hünersiz kişiyi dost tutma! Ne dostluğa yarar ne düşmanlığa. Kendini bilge sanan bilgisizsizden sakın. Gerçi doğru söylemek acıdır, ama sen doğruyu söyle. Düşmanının sırrını bilmesini istemiyorsan, dostuna da söyleme. Velilere küçük nazarı ile bakan, ulu zarar görür. Himmetsiz kişinin ekmeğini yemektense aç ölmek daha iyidir. Deneyimsiz olduğun işe yapışma. Şüphe yolunu yüz yerden bağlasa da sınanmamış kişilere güvenme. Namuslu olmak için hayâlı ol. Zeki kişilerden olmak istiyorsan kendini başkasının gözüyle gör. Korkusuz olmak istiyorsan kavga etme.” Nûşirevân
İnsan yüzünü nasıl görür? Aynalara bakarak! Aynaya bakmak kolay bir mesele mi? İşte en zor soru bu! Hiç bir şeye aldırmıyor, hiç bir şeyi umrunuza takmıyor, haklı kim, haksız kim, hatalı kim, hatayı kim yaptı demiyorsanız, yastığa başınızı koyduğunuzda hiç bir şeyi düşünmeden yastığı görür görmez uyuyabiliyorsanız, ayna ne yapsın size? Nasıl göreceksiniz yüzünüzü? Kime soracaksınız? Kime danışacaksınız? İnsan kendi yüzünü görmek istemez mi? Bari birisi anlatsın ben ne yapıyorum diye vicdanına danışmaz mı?
Kendi yüzünü görmek, ne vaziyette olduğunu, ne hallere girdiğini görmek, vicdan muhasebesi yapmaktır anlayana! Bu muhasebeden bir ömür boyu kaçanlar olduğunu söyleyelim!
Kendi yüzünü görmemek için ayak direyen, kendi üzerine toz kondurmayan, kendini yere-göğe sığdıramayan, egosunu dizginlemek için hiç bir gayrette bulunmayan insanlar, aynanın dev aynaları olmasını ister! İster ki, nereye baksa dev gibi görünsün, gerçeklerden olabildiğince uzaklaşsın!
İnsanın kendi ile yüzleşmesi dediğimiz o anlar nefislere çok ağır gelir! Hata yaptığı anlarda bile, kendini haklı gören, hatasını karşı tarafa yükleyen egolar bu duruma tahammül edemez!
Hele etrafında devamlı onu öven, hiç bir yere baktırmayan, siz sorun biz sizi hem size, hem de dışarıya anlatalım diyenler varken, Kolay mı insanın kendisiyle yüzleşmesi? Kolay mı kendi yüzünü görmesi?
İnsanın kendini görmesi, aslanın durgun bir suyun içinde kendini ilk defa gördüğünde, kim bu asık suratlı, korkunç bakışlı, canavara dönüşmüş aslan, bu suda ne işi var diye onunla mücadele etmesine benzer. İşte bundan dolayı hiçbir kimse kendini ilah sanmasın, bu toprağın birde altı var.
YORUMLAR