Öncelikle şunu söyleyim bu yazımın hiç bir şekilde kişisel ve kişilere yönelik yok. Tamamen genel bir yazıdır. Neden derseniz, toplum olarak insanları karşılıksız sevmesini ya bilmiyoruz, ya da bilmezden geliyoruz. İnsanları sevmek için illede bir menfaatimiz ve beklentimiz olmamalıdır. Müslümanlar yardımlaşır, bu konu ile insan sevgisini ayırt edelim. Eğer insanları seviyorsak zaten toplum olarak bir sıkıntımız kalmamıştır. Ama malesef sıkıntı zaten burada. Çıkarmız varsa insanları seviyoruz. Çıkar bittiğinde bir tepme atmadığımız kalıyor.
Neden birbiirimizi içten ve sami mi sevmiyoruz? Samimi olarak sevsek, ayağına çelme atmadan kucaklasak ne olur? Sevdiğimiz İnsanlari biriktirin hayatlarınızda, her anınızda yanınızda olacak, sizi sarıp sarmalayacak, yalnızlığı ve kalabalıklığı aynı anda yaşamanıza yardımcı olacak güzel insanlar.
Tanıyın, inanın, yardım edin, ihtiyacına koşun, fedakarlık yapın, tanımadan güvenin, bol bol güvenin ve mutlaka ama mutlaka çooook sevin.
Sonra bazen kızın, bazen alının, küsün ama bilin ki o güzel insanlar hep orada; ne olursa olsun hep ‘bir’ uzaklıkta. Uzaklığı aşmanın yolu ne olursa olsun bu sizin elinizde unutmayın ve tabii hiç unutturmayın.
İşleri olduğunda hemen halledin, bekletmeyin, zorlaştırmayın, uğraştırmayın, halledin işte. Ne geliyorsa elinizden hiç düşünmeden halledin. Yapmış olmak için değil, karşılık beklediğiniz için hiç de değil; yardım etmek, başkaları ve özellikle etrafınızdaki güzel insanlar için bir şeyler yapma şansınız olduğu için yapın.
Ben hep elimden geleni yapmaya çalıştım ve her seferinde birbirinden güzel bir sürü insan tanıdım. Siz birine yardım edince sizden bir şey azalmıyor, bir şey kaybetmiyorsunuz, ne kadar önemli bir işiniz olursa olsun zamanınızı bile kaybetmiyorsunuz; çünkü biliyorsunuz ki yaptığınız şey her ne olursa olsun harcadığınız zamana değer.
Almadan önce verin, sevilmeden önce sevin; beklemeyin, ertelemeyin. Hayat bunlar için fazla kısa. Bunu yapın bakın sonucunda neler olacak, ama önce samimi olun.
Varsa bir imkanınız, hemen şimdi koşun yapmak istediklerinizin peşinden, sizden yardım bekleyenlerden, yardım beklemese hatta bunu reddetse de koşun. Siz ısrar edin, siz zorlayın, bazı şeyleri siz yapın işte. İllede insanların sizden bir şey istemesini ve el açmasını beklemeden ona yardım edin daha çok saygı ve sevgi göreceksiniz.
Kimin ilk olduğunun o kadar önemi var mı? Yarın görüp göremeyeceğinizi bile bilmediğiniz insanlardan bir işaret beklerken bugünü yok etmenin bir anlamı var mı?
Bence yok. Bence ice hesapların da bir anlamı yok. Beklentilerin, karşılıkların da.
Hayat bir şeyler elde etmenin veya sahip olmanın yeri değil; hayat kendinizden bir şeyler vermenin ve ‘biri’ olmanın yeri.
Siz kimsiniz peki? Siz kimin için ne yapıyorsunuz?
Bu sabah karşılık beklemeden ne yaptınız ya da birazdan ne yapacaksınız?
İş arkadaşınızın kahvesini koydunuz mu, annenize kahvaltı hazırladınız mı, evden çıkarken hoşça kal dediniz mi, okul arkadaşınıza son günlerde nasıl olduğunu sordunuz mu, yoldan geçerken bir amcaya yardım ettiniz mi, bir bedensel engelli gördüğünüzde yardım teklif ettiniz mi… ?
‘İnsan’ olarak kendiniz olun, ve bazı şeyleri karşılıklar, hesaplar, düşüncelerle değil sadece ama sadece ‘siz istediğiniz’ için yapın.
Son olarak;
Ne olursa olsun kendinizi çok sevin; ama insanları sevme güzelliğiinizi kaybetmeyin. Çünkü bir yerlerde sizi seven birileri mutlaka karşınıza çıkacaktır.
YORUMLAR