Devletin kurumunda çalışmak sadece masa işgal etmek değildir. Gerek amir, gerek memur ve işçi olsun devletin herhangi bir kurumunda çalışıyorsa görevi kurumu adına insanlara en iyi hizmeti vermektir. İnsan bir kurumda çalışıyorsa hayrına çalışmıyordur, oradan belli bir ücret alarak çalışıyordur. O zaman kurumda işi olan vatandaşa en iyi hizmeti vermekle yükümlüdür. İnsanlara Azrail gibi davranmak yerine melek gibi olmalıdır.
Eskiden bazı kamu kurumları özelleşmeden önce devletin kurumlarına bir selamla insanlar alınırdı. Tabi bu selamlar hatırı sayılır kimseler tarafından yapılırdı. İşe girenlerde bir iş olsun ne olursa olsun diyerek işe girerdi. Sonra girdiği yeri beğenmez bu sefer başka makamlara göz dikerlerdi, hemen yine devreye hatırı sayılır torpiller koyup makama atlamak isterler ve atlarlardı da. Ama ben bu makamın hakkını verebilir miyim veremez miyim demezdi. Bu uzantıların kalıntıları hala devam ediyor ve oturduğu yeri arpalık görüyor.
Hele arkasında birde ağası varsa çalıştığı kurumda amirini tanımaz emre itaat etmezdi. Efendim şimdi bunlar son buldu mu, kesinlikle son bulmadı hala devam ediyor. Çünkü özel sektörün dışındaki devlet kurumları arpalık olarak görülüyor ve arkası sağlam. Ama özel sektörde ise sen o kuruma emek verip kazandırmazsan, sende oradan alamazsın mantığı hakim. Kaytardığın anda sana yol gösterip kapının önüne koyarlar.
Bazı devlet kurumunda çalışan arkadaşlar iş için gidenin yüzüne bakmıyorlar. Sen talepte bulununca sert bir şekilde bekle işim var cevabı alıyorsun. Bazen sanal alemde izliyorsunuz insanlar banka kuyruğunda beklerken görevli bilgisayarda oyun oynuyor.
Bırakın güler yüzle karşılanmanızı, sanki Azrail’in yanına varıyorsunuz. Demokratik bir ülkede böyle bir anlayış var mı? Komünist ülkelerde bile insanlara böyle davranılmaz. Bir insan bir kurumdaki işi için gittiğinde belki işin detayını bilmeyebilir, izah edilmesi gerekirken şuraya git buraya git deniyor. Güler yüz ve tatlı dille insanları ikna etseniz ne kaybedersiniz?
Orada oturan memurlar azarlayıp yüzüne bakmadığı insanların vergisi ile orada oturmuyor mu? Onun görevi o insanlara amir değil memur olmak değilmidir?
İnanın bende çeyrek asır devlet kurumunda çalıştım ve idarecilik yaptım. İdareciliğimde toplasam bir yıl koltuğumda oturmuş insan değilim. İş yapmayı, üretmeyi ve proje hazırlamayı seven bir insandım. Sağ olsun Nevzat Bey beni pasifiz edip bir kenarda oturmaya sürdü, bende daha 18 yıl çalışabileceğimken oturup boş durmayı kendime yediremediğim için insanlara faydalı olamıyorum diye zorunlu olarak emekli olmak durumunda kaldım.
İnsanlar bir kurumda çalışıyorsa orada üretmeli ve insanları memnun etmeliler. Bayram öncesi Hükümetimizin torba yasa ile borçların faizinin silinmesi ve ödemelerin yapılması için kanun çıkardı. Benimde bir hayli arkamdan yazılmış çok uçuk rakamlarla Trafik cezalarım vardı. Bunu Emniyet Müdürümüze de aktardım, bazılarına itiraz ettim sonucunu bekliyorum. Sonuçlandıktan sonra bu yaraya bir neşter vurmak istiyorum zamanı gelince.
Maliyeye gittim borçları taksitlendireyim diye, insanlar uzun kuyruk oluşturmuş. engelli bir memur çalışıyor, yan masadaki memur sistem kapalı diye oturuyor. Yapılan işlemler 5 metre ilerideki yazıcıdan çıkıyor. Engelli memur gidemediği için işini yaptığı vatandaşa evrağını al gel diyor. Halbuki orada boş oturan memur bunları yapması gerekmez mi?
Benim işlem tamamlanınca bana ayrıca 2013 yılının başlarında bir cezam vardı ödemiştim. Tekrar karşıma çıktı, ben bunu ödedim makbuzunu da karşı tarafa verdim dememe rağmen makbuzunu getir dediler. Yada kardeşim saklayaydın demezler mi? İtiraz ettim falan yere git dediler, oraya gittim makbuzu getir dediler. Makbuz olsa benim ne işim var zaten orada çıkarır işi bitiririm. Sonra vezneye yönlendirdiler, vezneye gittim orada yaşlı bir arkadaş elimdeki belgeyi uzattım geri yüzüme itti.
Bekledim tekrar verdim makbuzun yok mu dedi, ya benim makbuzum olsa burada ne işim var. Ben buraya ödeme yaptım neden düşmediniz de bana tekrar ceza çıkıyor bana makbuzun dip koçanını bulun dedim. Bir dövülmediğim kaldı, sonra sistem açık değil bakamam, yarın gel dedi. Sonra yan taraftaki müdür yardımcısına gidip durumu izah ettim. Telefonumu alıp bilgileri not aldı ve beni sonra arayıp paranın yatırıldığını söyledi, gelip alabileceğim iletildi. Bu işi Müdür yapana kadar oradaki memur yapamaz mıydı?
Bu konuyu Defterdar Ali beyede anlattım, Defalıkta genel olarak insanların yüzüne hoşgörü ile bakılmıyor. Sanki insanlar devlete değil oradaki memurlara borçlu. Herkesin yüzü asık, insanlara daha yumuşak yardımcı olunmuyor, işler çok ağır ve aksak yürüyor Ali Bey benden söylemesi. Her bölümde yardımcın var ama kimse kalabalığı izlemiyor. Bu yoğunlukta iki memur daha takviye edip kuyruğu azaltamaz mısınız?