Seçimin üzerinden 15 gün geçti ama hala koalisyon tartışmaları devam ediyor. Hatırlarsanız ben bir hafta önce bir senaryo yazmıştım, tutarsa bana kâhin dersiniz diye espri yapmıştım. Zannedersem o yazdığım senaryo sanki gerçekleşeceğe benziyor. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu son günlerde yaptığı açıklamalarla beni yanıltmadı. MHP ile köprüleri tamamen atan Kılıçdaroğlu bu sefer olmayacak tekliflerle dönüşümlü Başbakanlık ile Ak Parti ile koalisyon kurabileceklerine döndü.
Ak partinin dışında olduğu bir koalisyon ufukta görünmemektedir. Çünkü HDP destekli içerden ve dışardan yapılacak koalisyona MHP son noktayı koymuş durumda. Geriye kaldı Ak Parti MHP koalisyonu ve uzlaşma. Ancak MHP bazı kırmızıçizgilerinde tavizsiz olması ufukta bu koalisyonun gerçekleşmesini zor gösteriyor. Aslında en uygun koalisyon bu şekilde görünüyor gibi gelse de Bahçeli erken seçime daha hevesli görünmektedir.
Geriye ise Ak Parti ile Baykal formülü gözükmektedir. CHP’den kopacak Milletvekilleri ile kurulacak bir koalisyon akla daha mantıklı geliyor. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan hükümet kurma yetkisini Meclis Başkanlığı seçiminden sonra vereceğim demesi bizim tezimizi kuvvetlendiriyor. Seçilecek Meclis Başkanının durumu koalisyonu biraz daha netleştirecek.
Bu formüller hayata geçmezse ufukta erken seçim görünmektedir. Çünkü pişman olan seçmen sayı her geçen gün kendisini göstermeye başladı. Ak Partide bugüne kadar yaptığı hizmetleri bir başka parti ile paylaşmayabilir.
Son günlerde Baykal’la Kılıçdaroğlu köprüleri iyice atmışlardır. Kılıçdaroğlu üstü kapalı bir şekilde Deniz Baykal’ı eleştirerek böyle bir koalisyondan endişe ettiğini göstermiş oldu. Bu nedenle de Bahçeliye Başbakanlık teklifi götürmesi bu korku sonucudur. İsterseniz ben sizlere Baykal’ın Kılıçdaroğluna verdiği cevap haberini aktarayım.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'la görüşmesinde koalisyon konusuna girdiği ve kendisine bilgi verilmediği için CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun eleştirdiği Deniz Baykal'dan yanıt geldi.
Baykal "Sayın Kılıçdaroğlu'nu aradığım saat belli. Kendisine ulaşamadım. Özel Kalem Müdürü ile konuştum. O da ulaşamadığını söyledi. Sonuçta ben kendisiyle konuştum ve görüşmeye ondan sonra gittim" dedi. Ardından da şunları söyledi: "Sayın Erdoğan'la aramızda siyasi geleceğimle ilgili bir konuşma geçmedi. Beni işin içine sokacak bir önerisi olmadı. Bana böyle bir teklif yapılmış olabileceği iddiasının kendi partim tarafından düşünülmesi daha acıdır. Bu konu ile ilgili bir basın açıklaması yapacağım. Tabi bu zamanı geldiğinde yapacağım” dedi.
Bu cümleler neyi anlatıyor, bir koalisyon pazarlığının olduğunu gösteriyor. Kılıçdaroğlu Ak Parti ile yapılacak koalisyonda dönüşümlü Başbakanlık isterken, Bahçeliye sen Başbakan ol derken hiçbir şeyin hesabını yapmaması bir korkunun sonucu olamaz mı?
Birde şu var ki henüz Meclis Başkanı seçilmemiş, hükümet kurma görevi kimseye verilmemişken bu kadar telaş neyin nesi anlamış değilim. O zaman erken seçim korkusu mevcut ve ne olursa olsun bir erken seçim olursa CHP olarak bunu da göremeyiz bir koltuk olsun kapalım hesabı yattığı görülmektedir. Eğer bir koalisyon olursa Kılıçdaroğlu kendisini kurtarıp Genel Başkanlığının tartışmasını böylece bir dönem daha ertelemiş olacak.
Uzun lafın kısası, ufukta geriye iki seçenek kaldığı görülüyor. Bu seçeneklerden birisi olmazsa erken seçim kaçınılmaz gibi görünüyor. Birincisi MHP ile koalisyon formülleri denenecek. Bunu çok zor görüyorum, her ne kadar sanal alemde bu koalisyon bitti dense de. Her iki partinin olmazsa olmazları olduğunu herkes biliyor. İkinci bir alternatif ise Deniz Baykal’ın ayrılarak gurubuyla beraber bir partiye geçip koalisyon kurulması. Bunlar olmazsa kısa sürede erken seçim gözüküyor. Ben bu ihtimali daha yakın gördüğümü söyleyebilirim.