Perşembe günü Mübarek kurban Bayramı olması nedeni ile çoğu insanımızı bir telaş sarar. Nedeni ise ekonomik durumu iyi olanda, iyi olmayanda kurban kesme telaşı içine girerler. Halbuki kurbanın vacip oluşunun şartları var, fakirler kurban kesemez ve kesmekle mükellef değildir. Etraf ne der, çocuklara ayıp olur mu diye kurban kesilmez. Zengin olanlar keser, onlarda etini, derisini fakir ve eş dostla paylaşmak durumundadır. Et ve deri önce fakirlere verilir, fakir yoksa uygun yere verilir. Önce kurbanın mahiyetini anlatalım sonra konuyu birlikte tahlil edelim. Kurbandan kimler istifade edebilir anlatayım.
Kurban kelime olarak dilimize Arapça'dan gelmiştir. Arap dilinde "Udhiye" kelimesiyle ifade edilir. Kurban "yaklaşmak" ve isim olarak "kendisiyle yaklaşılan" anlamına gelir. Terim mânâsı ise: Allahü Teâlâ'ya yaklaşmak için kurban niyetiyle belirli vakitte kesilen özel hayvanın adıdır.
Kurban da zekât gibi hicretin ikinci yılında emredilmiştir. Kurban hakkında Kur'an-ı Kerim'de şöyle buyurulmuştur: "Rabbin için namaz kıl ve kurban kes." Müfessirlerin bazılarının görüşüne göre buradaki "namaz" bayram namazı, "kesmek “ten kasıt ise kurban bayramı günlerinde kesilen kurbanlardır. Kurban kesmenin ve kurban bayramında bayram namazı kılmanın vacip olduğuna bu ayet delil gösterilmiştir. Ayrıca Sevgili Peygamberimiz (s.a) de kurban kesmiş ve kurban kesmeyi öğütlemiştir.
Kurban bayramında kurban niyetiyle kesilen hayvanın etinden sahibi yiyebileceği gibi başkalarına da ikram edebilir. İsterse fakirlere dağıtabilir. En güzeli de budur. Kurbanın etini dağıtırken üçe ayırıp, bir kısmını kendisinin ve ailesinin yemesi, bir kısmını dost ve arkadaşlarına ikram etmesi, kalan üçte biri de fakirlere dağıtması en güzel şekil olarak tavsiye edilmiştir. Ancak kesen kimsenin kendi ailesi oldukça kalabalık ve ihtiyaçları varsa o halde kurbanın etini onların yemeleri için ayırabilir. Bunda da bir sakınca yoktur.
Kesilen kurbanın deri, et, yün, baş, yağ gibi parçalarının satılması mekruhtur. Eğer satılırsa bile kıymetini mutlaka fakirlere tasadduk etmek gerekir. Kurbanı kestirmek için tutulan kasaba ücret olarak kurbanın derisini ve bar-sağını vermek doğru değildir. Kurbanın, zekâtta olduğu gibi kesildiği bölgeden başka bir beldeye nakledilmesi, gönderilmesi hoş görülmemiştir. Yakın çevredeki fakir ve muhtaçlara verilmesi daha doğru olur. Bir kimse vefat etmiş olan bir yakını adına kurban kesip, sevabını bağışlayabilir. Aynı şekilde etinden de yiyebilir veya başkalarına verebilir. Bir kimse kurbanı kesmek yerine parasını tasadduk edeyim dese doğru olmaz. Kurbanda Allah adına kan akıtmak esastır.
Görüldüğü üzere kurbanın eti derisi ve faydası önce fakirlere verilir. Camiydi, yurttu, dernekti, vakıftı, medreseydi gibi yerlere kurban eti, derisi verilmez. Hele canlı kurban bu saydığım yerlere hiç verilmez, yine önce fakirler aranıp bulunmalı. Adam yanı başında kurban kesmeyen fakir komşusunu görmeyip kurbanını götürüp ilgisi olmayan bir kuruma veriyorsa vebal altındadır ve kurbanı kabul olmaz.
Kestiği kurbanı Allah için kesiyorsa, Allah’ın emrettiği şekilde tasarruf etmek durumundadır. Kuran tedrisatı yapan muhtaç çocukların okuduğu yer varsa amenna. Ama bununla ilgisi yokta, sırf dernek ve yurt diye kurban veriliyorsa bu doğru değildir. Bugün boğazına hiç et girmemiş fakir fukara dururken buzhanelere kurban eti oldurulup bir yıl boyu yenen yerlere ne et nede kurban verilir. Kimse kusura bakmasın onun adı kurbanda değil.
Günümüzde moda olan birde şu konu var, efendim bizim kurban kaç kilo et verir. Be kardeşim kurban mı kesiyorsun yoksa etlik mi? Bunun hesabını yapanların kurbanları kurbanlıktan kesin çıkmaktadır. Kurbanın eti, yağı falanı filanı hesap edilip üzülünmez. Kilo ile kurban tartılmaz, almışın bir hayvan kesip paylaşacaksın. Tartı derken ortak kurban paylaşımını kastetmiyorum. Bizim ki şu kadar bu kadar çıktı tartışması doğru değil.
Kısacası kurbanlar eş dost ve fakirlerle paylaşılan bir Vacip ibadettir. Kimlere verileceği de fıkıh kitaplarımızda apaçık yazılmaktadır. Etlik kesmediğimize göre, derin dondurucuya doldurulup günlerce yenmez. Etinize de, derinizde sahip olun, kime vereceğinizi iyi bilin yeter.
Okurlarımın, dünyadaki tüm Müslümanların Bayramını kutlarken, zalimlerin zulmüne maruz kalmış bütün insanlığın ve Müslümanların huzur ve rahatını Cenabı Haktan niyaz ediyorum.