Ramazan ayı hayır ve hasenat ayı olduğunu hep söyleriz. Söyleriz söylemesine de ne kadar hayır hasenat yaptığımızı bilmemiz çok zor. Ama genel olarak gördüğümüz kadarı ile devede kulak olduğunu düşünüyorum. Tabi bazı yardımları yapan kişinin kendisinin bilmesi kadar doğal bir şey olamaz. Bunu şov olarak kullananlarda var, yardım amacı ile gizli yapanlarda var. Önemli olanı ise insanları rencide etmeden gizli yapılanı daha mubahtır.
Osmanlı döneminde durumu iyi olan varlıklı kişilerin bir kısımları mahalle bakkalları ile görüşerek veresiye defterini satın alarak borçluların borçlarını sildirdiği bilinmektedir. Bunu Osmanlı zamanında yapan çok kişiler mevcuttur.
Geçtiğimiz günlerde Ramazan ayı ile birlikte bir haber okudum. İstanbul ilinde kimliğini açıklamayan bir varlıklı kişi kenar mahallelerinden bir bakkala gelerek borç defterini satın alarak borçluların borçlarını kapatıyor.
Bakkal çok hayret edip ilk defa karşılaştığı için bunu sosyal medyada paylaşıyor ve şöyle diyor, “ ilk defa karşılaştığım bir konu, bir kişi geldi bana borç defterinde ne kadar alacağın var hesapla ayrın gelip senle görüşeceğim dedi. bende hesap ettim adam geldi bu defteri satın almak istiyorum. Seninle gel defterdeki borçlarla pazarlık yapalım dedi.
Bende pazarlık yapamam, neyse onu satarım dedim. Adam bana bunlardan bazılarını alma imkanın olmaz. Ben sana hazır para vereceğim bunu da hiç bir borçluya söyleme diyerek anlaştık ve parasını verip defteri aldı gitti. Dünya da demek ki, hala bu tür insanlar varmış, çok şaşırdım ve mutlu oldum” diyor.
Ha diyeceksiniz ki, hala mahalle bakkal defteri mi var? Merkezi yerlerde pek mahalle bakkalı kalmadı ama, hala kenar mahallelerde mahalle bakkalları var. Hemde borç defteri mevcuttu. Bende diyorum ki, durumları iyi olsa bu insanlar zaten borç yazdırmazlar. Neden bir mahalle bakkalı defterini bir zenginimiz satın alıp kapatarak yardım yapmasın?
Geçen bir okurum iftar yemekleri yerine para yardımı yapılması lazım diye bir yazı yazmıştım. Buna yorum yaparak, memlekette fakir mi kalmış da para vereceksin diyor. Evet fakir fukara illede çalışmayanlardan oluşmuyor. Çalışan bir çok garibanımız var.
Hiçbir geliri olmayan ve 5-6 nüfusu olan bir emekli veya asgari ücretle çalışan kişi evi de kira ise nasıl zengin olur? 2 400 TL ile nasıl geçinecek bu gariban? Elbette bu insanlar sıkıntılı geçiniyor ve bakkala borç yazdırıyordur.
2000 veya 2500 lira maaş alan bir emekli başka geliri yok ise hele birde çocuk okutuyorsa nasıl geçinecek? Bu kişi çalışıyor diye hali vakti iyi mi oluyor? Gidin birde ona sorun bakalım nasıl geçindiğini. Bu insanlar onurlu ve gururlu olduğu için başkasından da bir talepte bulunup bir şey isteyemezler. Asıl bu insanları bulup onlara yardım yapmak lazım.
Günümüz ekonomik şartlarında emekli maaşı ile, asgari ücret ve yevmiye ile çalışan kişilerin durumlarının iyi olduğunu düşünmüyorum. Çalışmayanlar ile birlikte bu tür insanlarda korunup kollanmalıdır.
Üniversitede 2 çocuk okutan asgari ücretli ve emekliler biliyorum. Başka bir geliri olmayan ve yan geliri bulunmayan insanlar zengin değildir. Bunlar bulunup şu mübarek Ramazan ayında asıl yardım bunlara yapılmalıdır.
Kaç esnafımız her Ramazan ayında kazancının hesabını yaparak fazlasını dağıtabiliyor? Yine durumu iyi olan iş adamlarımız ve zenginlerimiz fakir ve fukarayı bulmalı. Hatta istemekten utananları bulup mutlaka yardım yapmalıdır. Yardım yaparken merak etmeyin malınızda eksilme olmaz, aksine bereket olur.
YORUMLAR