Sosyal alemi dolaşırken 40 seneden fazladır görmediğim bir dostu gördüm. Bu dost İstanbul Ümraniye’de Fatih Hürrem Çavuş Cami imamı Metin Kaçar hocam. Askerliğimi Konya yeni meramda yaptım, o dönem benden bir dönem sora gelen devriyeler içerisinde bir İmam Hatip Lisesi mezunu vardı. Zaman zaman kendisi ile sohbet ederdim, mütevazi sessiz pek fazla konuşmayan bir yapıya sahipti. Bu kişi ise Tokat Nikasat ilçesinden Metin Kaçar hocamdı. Biz kendilerinden üç ay önce teskere alıp geldik, daha sonra bir daha görmedim.
Ama bir Müslüman olarak kendisini çok sevmiştim. Askerlik dönüşü kendisi ile pek görüşemedim, ama bir gün Konya’da bazı dostlarla Mevlana civarında otururken bir yerde Metin hocamın resmini gördüm, Konya’lı dostlara sordum orada imam olduğunu söylediler.
Ama kendisi ile görüşme imkanım olmadı, geçen yıl yine Konya’lı dostlarla beraberdim aklıma geldi sordum, İstanbul’a gittiğini söylediler. Üç ay önce tesadüfen sosyal medyada rast geldim ve takip ettim, inanın buradaki çalışmalarına gıpta ettim.
Hatta ve hatta çok sevindim böyle bir imam varmıymış diye mutlu oldum. Metin hocamla askerlikten bu yana görüşmesem de kendisini zaman zaman sosyal medyadan takip ediyorum. İnanın her çalışmasını canlı olarak sosyal medyada paylaşıyor.
Özellikle kendisi Cumartesi ve Pazar günler çok yoğun çalışıyor. 200 kişiye yakın öğrencisi var muhtemelen yardımcı olan arkadaşları da var. Bu çocuklara kuran eğitimi ve dini bilgiler vererek çocukları ahlaklı ve terbiye üzerine yetiştiriyor.
Bunun dışında ne mi yapıyor? Çocukların cami ve okuma salonuna tam geldiklerinde tahsis ettikleri yemek pişirme yeri ve yemekhane bölümünde üç çeşit yemek çıkararak çocuklara yemek vererek onları mutlu ediyor.
Bu çocukların ekserisi ekonomik durumları muhtemelen pek iyi olmayanlardır. Bunun dışında cami cemaatinin ve esnafların verdikleri ikramları çocuklara tek tek dağıtarak çocukları mutlu edip sevindiriyor.
Bazı hayırseverler ise kasalar içerisinde taze ekmek getiriyor bu ekmekleri ihtiyaç sahibi olan ailelere hanımlar vasıtası ile çantalarına koyarak dağıtıyor. Tabi her türlü yiyecekleri ve mutfak ihtiyaçlarını canlı olarak dağıtıyor.
Hatta bir ara inanamadığımız fakir et yiyemiyor diyoruz ya. Kimin verdiği belli olmadan üçer dörder kilo poşetlenmiş etler caminin sosyal tesislerine getirilerek Metin hocama teslim ediyor. Muhtemelen cami kürsüsünden duyuruyor ki, sıraya girenlere hoca poşet içerisinde ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor.
Bunları sosyal medya yolu ile dağıtırken açıklamada yapıyor, yani şeffaf bir şekilde yapılan bu hayır ve hasenatlar yerini buluyor. Üstü kapalı verilen yardımlar bu şekilde dağıtılmalı yada kendimiz dağıtmalıyız, adam köpek için topladığı yardımları bile cebine atıyor.
Güvenilir olmayan kişiler vasıtası ile dağıtıma verilen yardımların ne yapıldığı bilinmeli.
Bunu niçin yazdığıma gelince şu mevlit okumak için elinde mikrofonla gezen hocalarımız zaten maaşlarını alıyor. Cebini düşünmek yerine birazda İslamı ve Müslümanları düşünerek İslamın dayanışma prensibini çocuklara aşılasınlar.
Bu tür çalışmayı metin Kaçar hocam gibi ülkemizin her yerinde yapılabilir. Yeter ki, isteyelim ve azimli olalım. Ama maalesef kıl beşi al maşı deyip geçiyoruz. İslamın gerekçelerini yapmadığımız için dinde sekteye uğramadık mı? gelin kim olursak olalım şeffaf ve dayanışma içerisinde yardım ve dayanışma içerisinde olalım. Nereye gittiği belli olmayan dernekler bunu yapıyorda imamlar neden yapmasın.
YORUMLAR