Sevgili okurlar büyük bir ilahi ikaz ile karşı karşıyayız. Bana kim ne derse desin ama gerçekleri yazmak durumundayım. Ufacık bir virüsün bir kişiye bulaşması ile dünyanın sallanması tesadüfi değildir. Son dönemlerde dünyaya bir bakın, ne kadar güçlü devlet varsa Müslümanlara karşı savaş açtı. Bunlar neyin nesi idi? Bir virüs dünyayı evine kapattı beyler bunlar tesadüfi değildir.
Anlatayım size buna herkes dahil, olduk bir müsrif insanlık. Kimse durumuna rıza göstermez. Zengin daha zengin olayım diye daha büyük paralar peşinde koşuyor. Kimse hakkına razı değil, haksızlık, kul hakkı ve hak etmediği kazanç peşinde.
Dünyanın zengin ülkeleri ha bire silah üretmek ve toplumu öldürmek için katliam peşinde değil mi? Hadi şimdi silah üretin sana? Allah öyle bir musibet başlarına verdi ki, herkes can derdinde. Her şeyi bırakan dünyanın güçlü ülkeleri can derdine düştü.
Bu virüs neden Avrupa ülkelerinde de başka gariban ülkelerde yok? Kuş gribi, Domuz gribi ve Korona gribi ile dünyayı saklanmaya ve evlerine kapanmaya zorladı. Hani bunun tedavisi, dünya aciz kalmadı mı? Hani Allah’a inanmayıp her şeyi yapanlar nerede? Kıçını kuru kağıtla temizleyenler bakın alışveriş merkezlerinde sıvı temizlik kağıdı bırakmayanlar nerede?
Bu tür mikroplardan korunmanın iki yolu vardır. Birisi temizliğe riayet etmek, diğeri ise ilaçla tedavi olmaktır. Sen tedbirini alacaksın gerisi Allah emanet. İslamın en iyi bahşettiği durum ise 5 vakit namazdır. Beş vakit namazını kılanlar zaten mecburen temizliğe dikkat etmek durumundalar, namaz kılan da buna riayet ediyor.
Tabi musibetler gelirken umuma gelmektedir. Elbette bizlerde bundan nasibimizi alacağız. Ben Müslümanım yaşlıyım zaten gelse ne olur gelmese ne olur demeye gerek yok. Sana gelince diğer aile efradına da bulaştırmanı düşüneceksin.
Allah öyle musibetler veriyor ki, gripler, karınca felaketi ve Çekirge istilası bir çok ülkeyi kasıp kavurdu. Daha dün ülkemizin kenarına gelen Çekirge istilası sınırımızdan geri döndü. Kim döndürdü bunları, hangi akıl geri çevirdi? İşte bir el bize gelmelerini engelledi. Bir çok ülke bize gelmemesini hayretle karşıladılar. Bunlar durup dururken olan şeyler değildir.
Haram, haksız kazanç, fuhuş almış başını gitmiş, kimin eli kimin cebinde belli değil, evlilik müesseseleri bir kenara atılmış. Kadın kocasını, koca karısını tanımaz hale gelmiş, garibanın elinden tutan yok, açlıktan suda ölen o Suriyeli çocuğa dönüp bakan olmadı. Yaşamımız tamamen İslam dışı yaşama dönüştü, dini yaşayışımıza göre yaşamaya başladık.
Namaz ve ibadetleri nerede ise hepimiz ihmal ediyoruz. Lafla ve sözle İslamı kimseye vermiyoruz ama camiler niye kapandı diye feryat ediyoruz. Adam gelirse bir cumaya veya bayram namazlarına geliyor. Bunun neresi Müslümanlık ve İslamı yaşamak?
Bir Müslüman olarak İslamı sözde değil özde yaşamalıyız? Ama maalesef genel olarak İslamı sözde yaşayıp kimseye vermiyoruz. Öze gelince mangalda kül bırakmıyoruz. Gelin ibadetimizi tembellik yapamadan bir tarafa atıp gerçek yaşayalım.
Bakın bu musibetler Kabe'nin kapısını bile kapanmasına vesile oldu. Ama sanal alemde baktım, Ebabil kuşlarının tavafını bir insan paylaşmış. O Peygamberi Ebabil kuşları bile yalnız bırakmamış. Sürekli Kabe'nin etrafında dönüp durdular.
Onun için şunu açık ve net söylüyorum, kendimize gelelim ve doğru yola da gidelim. Bu gelen felaketler umuma gelen bir ilahi ikazdır. Hele şu 2020 başından bu yana yaşadıklarımıza bir bakalım. Kendimize gelelim ve Hakka dönelim, Allah’a teslim olalım. Bu ilahi ikazları dikkate alalım. Hayata yeniden başlayalım, mezar kapağı üzerimize kapandığında yalnız kaldığımız kabir kapısını iyi düşünerek yaşayalım. Kimse büyüklenip Rabbını unutmasın, bir musibetle terbiye olacağını unutmasın. Allah bu felaketlerden Müslümanları muhafaza eylesin.
YORUMLAR