Genel olarak birlikte yaşadığımız ve aynı düşünceyi paylaştığımız herkesle kardeşiz. Kardeşlik meselesi illede kendi ırkımız değildir. İnsanları bağlayan ve sevdiren inanç birliğinde olduğumuz sürede kim olursa olsun kardeşiz. Bunun ırkı, milliyeti ve ülkesi olmaz. Eğer aynı inanç ve düşüncede isek birlikte kardeşiz. Aynen hac ziyaretlerimizde her ülkenin insanları ile kardeşce aynı safa durduğumuz herkes kardeşimiz. Ben bunu Mekkede ve Medinede bizzat görüp yaşadım.
Yaşamış olduğumuz bu çağda ülkeler arasında yaşanan çekişmelere, milletler arasında yaşanan problemlere ve aynı toplum içindeki bölünmüş parçalanmışlığa baktığımızda hep ‘’kardeş olamama’’, ‘’kardeşçe yaşayamama’’ hastalığını görmekteyiz. Bir Müslüman başka bir din kardeşini ya mezhebinden dolayı kötülemekte ya cemaatinden yada siyasi ideolojisinden dolayı ötekileştirmektedir. Her ırk kendini üstün görme çabasındayken bir başka kardeşini küçümsemekte, Batılı ileri medeniyet sahibi olduğunu iddia ederken Doğunun insanlık mirasını görmezden gelmektedir.
İş verenler maaşları birkaç gün daha geç yatırarak -nasıl daha fazla kâr elde edebilirim- derdine düşüp işçi kardeşlerini düşünmemekte, çalışanlar ise –nasıl daha fazla işten kaytarabilirim- derdine düşüp iş veren kardeşlerini düşünmemektedir. Zenginler lüks iftar sofralarında aç kardeşlerini, güçlüler zayıfları, insanlar diğer canlıların yaşam alanlarını ne yazık ki hiç ama hiç düşünmemektedir.
Bizim toplumumuzda kesin çizgilerle ayrılmış toplumsal sınıflar olmasa da ister Müslüman olsun ister diğer milletlerden olsun kendilerini üstün ırk zanneden ve diğer insanları kendisine köle gören insan toplulukları ne yazık ki varlığını sürdürmektedir. Kendinden olmayanı öldürmekte tereddüt bile etmeyen kendinden olanı ise en üstün varlık gören sahte milliyetçi toplumlar ve milliyetçi dinler bugün olduğu gibi bundan sonra da varlığını devam ettirmeye gayret göstereceklerdir. İşçileri köle gibi kullanan ve asla çevresine bile yaklaştırmayan, ekonomiyi insanları ezmek için bir araç gören, teknolojiyi insanlık onurunu ayaklar altına almak için kullanan zihniyetler ne yazık ki İslam kardeşliğinden, insanlık kardeşliğinden paylarına düşeni hiç alamamışlardır.
Peygamber Efendimiz insanlığı hayrete düşürerek köleliğin en yaygın olduğu bir çağda hür bir Müslüman ile köle bir Müslümanı kardeş ilan ederek insanlar arasındaki uçurumu ortadan kaldırdı. Mekke’nin ileri gelenlerinden olan Ebu Cehil, köle ile aynı statüde olacağını duyduğunda beyninde şimşekler çaktı. Çünkü onlara göre insanlar birbirine eşit olamazdı. Oysa ki Sevgili Peygamberimiz bir hadisi şerifinde şöyle buyurmaktadır: “Müslümanlar kardeştirler, hiç birinin diğeri üzerinde takvadan başka üstünlüğü yoktur.”
İşte Peygamber Efendimiz İslam kardeşliğini bu şekilde inşa ederek öncelikle insanlar arasındaki sınıfları ortadan kaldırdı. Hicretten sonra Ensar ile Muhaciri kardeş ilan etti. Müslümanların ve Yahudilerin bir arada yaşayabilmeleri için Medine Vesikasını oluşturdu. Tüm Müslümanları kardeş ilan ederek aralarında yardımlaşmalarını emretti. Devlet başkanı olduğu halde halktan herkesi kardeşi olarak görüp yardımına koştu.
İşte böylelikle Asr-ı Saadet dediğimiz o güzel çağı insanlığa yaşattı. Peki bugün Allah’ın yüce kitabına ve Efendimizin öğretilerine sarılarak onun inşa ettiği o mutluluk çağını yeniden yaşamak ve insanlığa yaşatmak neden mümkün olmasın? Yeniden kardeş olmak, yeniden tek yürek olmak, Müslüman kardeşlerimizin derdi ile dertlenmek onların sevincine ortak olmak neden mümkün olmasın? Toplumdaki bölünmüşlüğü ortadan kaldırarak İslam kardeşliğini günümüz toplumuna anlatmak neden mümkün olmasın?
YORUMLAR