-
ERDOĞAN KAYA

ERDOĞAN KAYA


Ölümü mezarlıkta hatırlıyoruz

20 Kasım 2017 - 17:45

Pazartesi günü Milletvekilimiz Sayın Cengiz Aydoğdu Bey’in validesinin vefatı nedeni 

ile Ervah kabristanlığında idim. Cengiz Beyin cenaze defni esnasında göz yaşını görünce 

kendi rahmetli annemin cenaze defninde yaşadıklarım aklıma geldi. Rabbım böyle acıları 

bizlere yaşatıyor. Allah herkese güzel ölüm nasip etsin. Dolayısı ile bende dahil hep 

mezarlıkta ölümü hatırlarız. Ama dünya kadar kabre hazırlanmıyoruz. Bugün ölüme 

hazırlıktan bahsetmek istiyorum.

İnsan için tayin edilen ömür ne zaman biterse, ölüm olayı o an olur. Bazıları için hayırlı, 

Bazıları da helalleşmeden gider. İyi kimseler için sıkıntısız bir ölüm olur. Bazıları, için 

ahiret azığı hazırlanmadan, üzerindeki hakları vermeden, tevbe istiğfar etmeden gider 

ki, iyi bir gidiş değildir.

 Aslında, hiçbir ölüm ani değildir. Daha önce defalarca hatırlatılmıştır. Çeşitli olaylar, 

hastalıklar, ders alınacak ölümler hep hatırlatmadır. O, an Azrail’in son gelişidir.

 İnsanı, öldüğü zamana göre de değerlendirmek yanlış olur. İnsan eceli Cuma günü 

bitmişse, Cuma günü ölür. Ne iyi adammış demek yanlış olur.

 Dikkat edelim. Son anda bile şeytan insanın imanını bir bardak su ile çalabilir. İmansız 

gönderebilmek için aldatmaya çalışır. Ona yardımcı gibi, kurtarıcı gibi görünür. İmanı 

kurtarmak için iyi yaşanmalıdır. Güzel bir hayat, güzel bir ölümle biter.

 Beşikle teneşir tahtası arasındaki mesafe çok kısadır. Birden bire sapa sağlam insan 

gidiveriyor. Eskiden insanımız helalleşe helalleşe ölürdü. Şimdi helalleşmeye vakit 

kalmıyor. Çoğu vasiyet etmeye bile, “Allah ısmarladık” demeye bile vakit bulamıyor.

 Ahireti sona bırakan, hiç hazırlıksız gidiyor.

 Hz. Peygamber: “Ani ölüm, mümine Allah’tan bir hediye kafire ise üzüntüdür, 

sıkıntıdır” diyor.

 Müslüman her zaman her yönü ile bu dünyadan göçmeye hazır olmalı ve: “Sana 

gelmeye, yürümeye hazırım ya Rabbi! Canımı alabilirsin” diyebilmelidir.

 Müslüman’a Cenab-ı Allah son nefesinde “sana ömrünü iade ediyorum” dese mümin : 

“ya Rabbi! Bu güne kadar senin için yaptıklarımı bir daha yapamam endişesini 

taşıyorum” diyebilmelidir.

 Atalarımız : “3 gün yatak 4. gün ölüm” derler. “Kimseye muhtaç etme ya Rab!” diye 

dua edelerdi. Bu üç gün ömrü de helalleşmek ve vasiyet için isterlerdi.

 Ansızın ölüm, hazırlıksız yakalanmaktır.

 Lokman Aleyhüsselam oğluna: “Oğlum tövbe etmeyi geciktirme. Çünkü ölüm ansızın 

gelip yakalar” demiştir. Hasan-ı Basri Hz.leri : “Baygınlık geçirerek veya ansızın ölenin 

acele gömülmemesini istemiştir.

 Soralım: Habersiz gelecek ölüme hazır mısınız? Ne hazırlığımız var?

 Cevap: “Mezarımı aldım, kefenim hazır.” Böyle değil, böyle hazırlıktan Allah korusun. 

Hazırlık şudur: “Ya Rabbi! Yaşadığım hayatım, yaptıklarım hesabını vermek için hazırım. 

Sana kavuşmak isterim” diyebilmektir.

 İnsanın öldüğü gün, öldüğü yer ve ölüm şekli hep insanları meşgul etmiştir. Bir insan 

camide ölür, bir insan tuvalette de ölebilir. Önemli değildir. Cenazesi kalabalık olabilir, 

olmayabilir önemli değil. Toprağı artar, artmaz önemli değil. Gömüldüğü yer, kimlerin 

yanına gömüldüğü de önemli değil. Görünümüne göre, cennetlik veya cehennemlik 

yorumu yapmak da yanlış. Mezara onunla beraber Kur’an veya bir şeyler koymuş 

olmakta onu kurtarmaz. Çabuk veya sıkıntılı ölümü de yorumlamamak gerekir. Mesela 

kalpten gitmek, kaza da gitmekte ani ölümdür. O kişinin iyiliğine veya kötülüğüne delil 

olmaz.


Ömer Bin Abdül Aziz, hocasının ölürken yüzünü hemen kıbleye çevirir. Hocası derki:

Ben hayatımda yüzümü kıbleye çevirmediysem şu anda çevirmeniz neye yarar? Bir 

ömür boyu yüzümü kıblede tutmuşsam, son anda yüzümü kıbleye çevirmemeniz bana 

ne zarar verir? der.

 Demek ki ölürken şekil, zaman önemli değil. Önemli olan imanla gitmektir.

YORUMLAR

  • 0 Yorum