15 gündür çektiğimiz soğuk ve ayaz kendisini kara teslim etti. Kar ve yağış hayatımızı devam ettireceğimiz mahsul ve içeceğimiz su için çok önemli. Bölgemiz kurak ve ayaz geçen bir bölgedir. On yıla yakındır nerede ise kara hasret kalmıştık. Eski karlara yakın bir karı ilk defa yaşadık. Durumu iyi olanları ve çiftçimizi kar yağışı sevindirirken, fakir ve fukaranın ocağına da sıkıntı düşürdü. Garibanların sıkıntılarını elbette durumu iyi olanlar gidermelidir. Yiyecek ve yakacak sıkıntısı çekenlerin mutlaka ellerinden tutularak onlara destek olunmalıdır.
Bunlar Aksaraylı olur, başka ülkeden gelen göçmenlerimiz olabilir. Her ne kadar ekonomik gücümüz olsa da gariban ve asgari ücretle geçinen fakirlerimiz az değildir. Ülkemin insanları hayırsever ve gariban dostudur, bunları arayıp bulmasını da bilirler.
Tabi bu arada Aksaray’a ilk kar yağdı ve meşhur ayazımız başladı. Her yer bembeyaz bir örtüye büründü. Sokaklar çocuklarla doldu, kartopu oynayanlar, kaymaya çalışanlar, karın keyfini çıkaranlar Aksaray sokaklarını dolduruyor.
Bunlar karın ve kış aylarının keyifli yönleri olarak görünüyor. Ancak önceki gün sabaha doğru balkona çıkınca karın ve kışın sert yüzü olanca yakıcılığı ile yüzüme vurunca kışın dışarıda kalanların halini düşünüp dehşete düştüm.
Yemek için sofraya getirmeye çalıştığınız birkaç elma ile portakal balkonunuzda kaldı. Evsiz, barksız olan binlerce insanımız var maalesef ve kış aylarında dışarıda olmak gerçekten son derece zor bir durum.
Birkaç yılını her ne kadar da kar yağmayan bir bölgede de olsa bir dağ başının köyünün başında geçirmiş birisi olarak bunu canlı yaşayan birisi olarak kışın sertliğini bilen birisiyim.
Hele Aksaray gibi, kışın sertliğini bazen öldürücü bir şekilde gösterdiği coğrafyalarda gerçekten dışarıda olmak son derece zor bir durumdur.
Bu noktada içeride olan, sobasının ya da kaloriferli evlerde oturanlar için bazen balkona çıkıp soğuğu hissederek dışarıda olan insanları biraz da olsa düşünmek gerekiyor.
Bu arada muhacir olarak Suriye’den vatanlarını, mallarını, eşlerini, çocuklarını kısacası her şeylerini bırakarak gelen Suriyeli kardeşlerimize de ev sahibi olmak gerekiyor.
Televizyon ve gazetelerde çıkan kavgacı Suriyeli haberlerine aldırış etmeyelim. Bunlar bizim dindaşımız, kardeşimi çok değil 100 yıl önce aynı vatan toprağının insanıydı. Olaya bu açıdan bakmalı ve Suriye vilayetinden gelen kardeşimiz aç kalmış, soğukta sobasız kalmış diyerek hareket etmeliyiz.
Bu arada dışarıda kalan ve yem arayan serçeler, kediler, köpekler içinde bir adım atmamız yetecek de artacak bile.
Bu millet kuşlar için camilere aşiyanlar yaptıran, cami mimarisini yaban kuşlarına, güvercinlere, kırlangıçlara, serçelere yuva olacak şekilde düzenleyen bir ecdadın torunlarıyız ve bu soğuk, soğukluğu ile yüzümüze çarpınca bizi kendimize getirsin.
Aksaray’da belediye ile birlikte birçok vakıf, dernek yardım kuruluşu bu konulardaki hassas yönünü gösterip elinden geleni gösteriyor ancak bizlerin birey olarak bu hassasiyeti göstermesi ve yukarıda ifade etmeye çalıştığım konulardaki hassasiyetimizi artırmak zorundayız.
Unutmamalı ki, bu fakirler, fukaralar bizim fakirimiz ve aramızda yaşayan bu insanlar fakirliği ve fukaralığı kendisi seçmedi. Sıcakta oturan insanlar ise zenginliği çok yakışıklı ya da yetenekli olduklarını için almadılar.
Biliyoruz ki bunların hepsi yaratıcının bizler için takdir etmiş olduğu ayrı ayrı lütuflardır. Ve hepimiz zenginlikten, fakirlikten hesaba çekileceğiz. Ama unutulmaması gereken en önemli nokta, zengin olanlarımız hem zenginliklerden hem de aramızda yaşayan fakir fukaralıktan sıkıntı çeken insanlardan dolayı hesaba çekilecekler.
Kışın soğukluğunu en şiddetli şekilde gösterdiği şu günlerde, garban ve kimsesizlerin elinden mutlaka tutup onlara destek olmalıyız.
YORUMLAR