Geçtiğimiz Perşembe günü yazdığım Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfındaki zimmet olayına değinmiştim. Asında benim oradaki sorum usulsüz ödemeler nedeni ile Vakıf mütevellisine çıkan zimmetten dolayı vakıf mütevellisinin mağduriyeti idi. Bundan sonra yapılacak yardımların kanuna uygun yapılması konusunda bir uyarı idi. Elbette Vakıf Mütevellisi başkanın kararına uyarlar. Uymayanlarında zaten şerh koyma yetkisi yoktur.
Cumartesi günü şahsıma gönderilen cevabi yazıda zimmet konusuna değinilmeden üstü kapalı cevap verilmiştir. Zaten bana gelen telefonlar sonucu tarafıma bir cevabı yazı ile açıklama yapılmasını istemiştim.
Yazıma gönderilen cevabı dokunmadan tarafsız gazetecilik anlayışı adına yayınladım. Peki, bu cevap beni tatmin etimi elbette etmedi. Benim derdim bu kurumu yıpratmak ve eleştirmek değil. Yapılan yardımların kanunen usulüne uygun yapılması idi.
Bana cevap gönderen Sayın Vali yardımcımız zaten bu zimmet konusu ile ilgisi bulunmamaktadır. Tayini çıkıp giden bir başka Vali yardımcımıza da zimmet çıkmıştır. Kararları oy birliği ile alındığı yazan cevabi yazıyı anlarım. Ama bana telefon açıp bu yardımlardan dolayı bazı mütevelli heyet üyeleri bu zimmeti haksız ve yersiz bulmuşlardır.
Mütevelli Başkanının verdiği karara uyduklarını çünkü konuyu onlar daha iyi bildikleri düşüncesi ile imzaladıklarını söylediler. Nedeni ise dışarıdan gelen mütevelli üyeleri yapılan yardımların kanuni olup olmadığını bilmezler.
Yapılan araştırma ve tetkiklere göre karar verirler. Karar verilen kişilere yardımların verilip verilmeyeceğini buradaki görevli ve yetkililer bilir.
Ben her zaman yapılan yardımlarda adamın sosyal güvencesi olsa bile bir evde 5-6 kişi yaşıyorsa bunun evi de kira ise buna kömür verilmesinden yanayım. Verilen ve yapılan yardımlara kesinlikle karşı değilim.
Zaten teftiş işini yürüten müfettiş aldığım duyumlara göre 17 Aralık veya 15 Temmuz sonrası böyle bir teftiş sonunda mutlaka zimmet çıkarmak düşüncesinde olan bir kişi. Nedeni ise Fetö terör olayı ile bağlantısı olan bir arkadaş.
Bu arkadaş 15 Temmuzdan sonra Baylok kullanımından dolayı açığa alınıp tutuklanmıştır. Bu insanlara fırsat verilmemsidir. Eğer bu insanlar art diyetli ise zaten bir kusur bulup zimmet çıkaracaktır. Zimmet yerine tenkit ederek mütevelliye zimmet çıkarmayabilirdi.
Müfettişin en çok burada takıldığı hadise ise sosyal güvencesi olanlara verilen yardımlardır. Mesela okuyan öğrencinin velisinin asgari ücretle çalışıyorsa buna neden yardım yaptınız konusuna takılmasıdır.
Bir diğer konu ise Lösemi hastası olan bir bayanın çocuğuna ilik nakli yapılması için yeniden doğum yapması için tüp bebek yardımı. Burada sosyal güvencesi olan birisine bu yardımı yapamazsınız zaten devlet bu konuda yeterli destek veriyor diye zimmet çıkarması.
Ben bu kurumun nasıl çalıştığını ve nasıl işlediğini çok iyi bilen birisiyim. Benim amacım burada kurumu yıpratmak değildi. Mütevellinin huzur hakkı almadığı halde bunlara çıkan zimmetten dolayı mağdur olmaları idi.
Ümit ediyorum ki, bundan sonra yardım yapılırken kanuni hususlara dikkat edilir. Sosyal güvencesi olup da geçim sıkıntısı çekenlere yardıma devam edilir. Adamın aldığı yetmiyorsa bu insan hısızlık mı yapacak? Elbette devletimiz bu insanlara destek olacaktır.
Benim yazımdaki konu mütevellinin mağduriyeti idi. Yoksa bu kurumu yıpratıp eleştirmek değildi. En azından itiraz eden mütevelliye de şerh koyma tanınması idi. Ben dedim oldubitti değildi.
YORUMLAR