Hani bügünün çoçuklarına deriz’ya “ büyümüşte küçülmüş” aslında onlar teknoloji çocukları. Teknolojiyi bizden daha iyi biliyorlar ve bizede, “ amma da koca kafalısın” derler. İnanın bazen torunlardan ben bile bu sözü duyuyorum. Telefon ayarlarını sorduğumda bu sözü söylerler. Dün benim adaşım torun Erdoğan’la bir araya geldik inanın çok harika bir şey anlattı ve “Şeytanın kim olduğunu şimdi öğrendim, sen de bak bunu kafana iyi koy anladın mı” dedi.
Bana anlattığı kıssayı sizlede paylaşacağım. Ancak çocuklar anne ve babalarından teknoloji yanında birazda yaz günleri dini konularda ders alıp dinini öğrensinler. Onlar bu yaşta aynen kamera gibi her şeyi hafızalarına kaydederler. Büyüyünce inanın dinini diyanetini zor öğrenirler. 14 yaşında hafızlığı bitidiğimi biliyorum, şimdi deseniz bir sayfa Kuranı zor ezberlerim. Bu nedenle küçük yaşta öğrendiklerimizi şimdi öğrenemeyiz.
İl dışında idim gelirken çocuklara Çilek tarlasından ufak bir meyve götüreyim dedim. Bizim Erdoğan efendiyede götürdüğüm çileği verecektim. Elektirik olmadığı için kapıyı açamadım. Telefon ettim torun aşağıya inip kapıyı açtı.
İlkokul birinci sınıfı bitiren bizim Erdoğan kapıyı açar açmaz, “yukarıya çık sana bir şey anlatacağım” dedi.
Ama merdivenlerde anlatmaya başladı, ben merdiven çıkıyoruz karanlık içindeyiz eve gidelim anlat diyorum. O durmadan anlatıyor, ben dinleyemeden eve çıktık.
Dedim ki, “az dinleneyim ondan sonr anlat.”
Bizim Erdoğan başladı anlatmaya:
“ Bak dede sahabi döneminde bir adam evden abdest alıp camiye gidiyormuş. Adam yolda giderken elbisesinin batacağı şekilde bir yere düşmüş üzeri batmış. Bu halimle camiye gidemem namaz da kılamam en iyisi üzerimi değişip gideyim demiş.
Adam üzerini değişmiş yola koyulmuş.
Camiye giderken yine bir yere tökezleyip yere düşmüş üzeri yine batmış.
Adam yine eve gidip üzerini değiştirip camiye gitmek istemiş. Üzerini değiştiren adam yine yola düşmüş camiye gidiyormuş.
Yol karanlık olduğu için birden bir adam çıkmış adamın ynına. Adam camiye giden adama el feneri tutarak cami kapısına kadar götürmüş.
El feneri tutan adam, camiye giden adamı cami kapısına kadar götürüp ayrılıyormuş.
Camiye giden adam, kendisine el feneri tutan adama, “ nereye gidiyorsun gel namaz kılalım ondan sonra gidersin” demiş.
El fenerini tutan adan camiye giden adama demiş ki;
“ ben insan değilim Şeytanım” demiş.
Cami cemaati şaşırarak, “ sen şeytansında beni nasıl cami kapısına kadar getirdin?”
Şeytan adama demiş ki, “ bak arkadaş seni iki sefer yolda ayağını tökezletip düşüren bendim. Camiye gitmesin diye engel olmak istedim ama sen inatla camiye gitmek istedin. Bu seferde ben seni getirmek istedim.
Nedenine gelince ilk üzerini değişitirip yola çıktığında Allah senin bütün günahlarını affetti. İkincisinde yine inat ettiğinde yola çıkınca ne kadar yakının akrabayı efradın varsa onların günahını Allah affetti.
Üçüncüde ben sana yardım etmeyip düşürseydim, yeryüzünde bütün ümmetin günahı affolacaktı. Bizimde işimiz bitecekti, o zaman biz ne yapacaktık? Onun için seni camiye el feneri ile ben getirdim” diyor. O esnada Şeytan ortadan kayboluyor.
Beyler bunu benim küçük Erdoğan anlattı ve Şeytanın kim olduğunu öğrendim dedi. Bakın kısada olsa yaz kurslarına katılmanın faydası. Bende ondan en azından camide namaz kılmanın ne kadar sevap olduğu dersini bir kez daha almış oldum.
YORUMLAR