Vallahi her şey Allah'ındır diye başlık attım. Eve sende diyorsun ki, bende biliyorum, her şeyin Allah'ın olduğunu. Öyle ise bakış açımızda aynımıdır, yoksa sonunda bizim olmayan bu dünya malı için neden ona tapınır dururuz? Yok ya benim malda mülkte gözüm yok demenize gerek yok. Vallahi malda mülkte gözü hiç olmayan değilde az da olsa yetinecek kadarın dışındaki yüzde 90 kişide dünya malında gözü var.
Bir damla meniden çırıl çıplak dünyaya geldin ve bir metre beze sardılar. Yaşadın yaşayabildiğin kadar, yine giderken seni sardılar 4 metre beze herkes gibi sende girdin o bezle kabre. Peki giderken yaptığın çaba ve emekler nereye gitti?
Seni farklı bir mezara mı koyarak uğurladılar beyim? Yine seni mezara koyarken farklı şaşalı bir beze mi sarıp mezara koydular? Fakiri de, zengini de ve çok şaşalı yaşayanı da aynı metre beze sararak o daracık kabre koydular.
Ne götürdük bu dünyadan ahirete bizi orada kurtaracak bir şey var mı? yok sende gariban gibi o kabirde sorgulanacaksın, o garibanda. Belki sen o garibanın sorgulandığının kaç büyük katı sorgulanarak hesap vereceksin.
Şu dört günlük dünyada alışveriş yaparken, benim param çok, liyakatlıyım da diyerek o garibanı aldattın. Peki o kabir kapısında kimi nasıl ve ne şekilde aldatacaksın? Orada alışveriş ve pazarlık yok, yaptığıyın hesabını vermek için sorgu sual var.
Rahmetli Sakıp Sabancının bir röportajını dinlemiştim, hiç aklımdan çıkmaz diyor ki; “ dünya kadar malım var, araba fabrikam var. Benim bir oğlum var hala ayağına bir ayakkabı alamadım. Eline bir araba verip sürdüremedim, dünya benim olacağına oğlum yürüyüp gezse idi o bana yeterdi” diyordu.
Bazen insan dünyada iken bile kazandığını mutlu bir şekilde yiyemiyor. Keşke mutlu sağlıklı olsaydım da hiçbir şeyim olmayaydı diyebiliyor. Siz bunun birde yalan dünya sonunda götüreceğiniz ve size orada ne lazım birde ona bakmanız gerekmez mi?
İnsanların gözünü dünya menfaatleri bürüdü ise maneviyatın hiç önemi yok. Ne zamana kadar yaşlanıp veya hastalandığımız zaman dünyadan vazgeçiyoruz. Dünya nimetlerini elimizin tersi ile mutlaka bir tarafa itiyoruz.
Vallahi her şey Allah'ın ve ona aittir. Bizim için her şey boş ve boşuna çalışıyoruz. Ahiret içinde dünya kadar çalışır isek o zaman en azından orada bize lazım olacak erzak lazım. Dünya kadar ahirete götürecek erzakta biriktirmemiz lazım.
Dünyada muhtaç olmayacak kadar çalışırken, ahiret içinde Allah'ın huzuruna alnı ak bir şekilde çıkmamız lazım. Bunun için ne kadar çalışıp çabalıyor ve emek sarf ediyoruz. Asıl gayret ve emek bu yönde daha çok alması lazım.
Dünya için elbette çalışılacak ve gayret edilecek. Ama başkasının hak ve hukukuna ve hakkına tecavüz etmeden, onu kandırmadan helalinden kazanacaksın. Hele hele garibanın hakkına hiç girmeyeceksin. Vallahi o hak daha çok sizin yakanızda olacak.
Dolayısı ile her şey Allah'ın olan mülkler için kendinizi parçalamanıza gerek yok. Yarin kabre eli boş gideceksiniz. Geride bıraktıklarınızı da bölüşmek için yakınlarınızı kavga telaş içerisinde bırakacaksınız. En güzeli yeteri kadar kazanıp asıl ahiret için daha çok emek sarf etmemiz gerekir. Bunun için gayret sarf edersek belki o bizi kurtaracaktır.
YORUMLAR