Cuma günü İstanbul da bir deprem yaşandı. Büyük şehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş
Belediye Başkanlığından istifasını açıkladı. Bu istifa muhalefetin baskısı olduğuna
inanmıyorum. Bu istifa Reisin baskısı olduğunu düşünüyorum. Bunun gerekçeside Fetö terör
örgütünün mensubu olan damat ve dünürünün kendisine verdiği sıkıntı. Tabi 15 Temmuz
günü kendisi de ABD de olması biletinin erteletmesi kendisine sıkıntı yarattı.
Damadın Fetödan dolayı içeri girmesi, dünürünün Belediyede önemli görevde oluşu ve 15
Temmuz da misafir ağırlaması en büyük hendikabı idi. Tabi birde damadın içeri girip
bırakılması Topbaş’ı yerinden oynattı.
Ayrıca 15 Temmuzda ABD olan Topbaş 14 Temmuzlu dönüş bileti varken biletini
erteleterek 16 Temmuzda dönüş yapması kendisi hakkında dedikodulara meydan verdi.
Aceba dünürü kendisine bilgi verdi de ondan mı dönmedi dedikodusuna mahal verdi.
Tüm bu olumsuz iddialar kendisini zor duruma sokmasına neden oldu. Dolayısı ile
üzerinde psikolojik bir baskı oluştu. Bundan dolayıda rahat değildi. İstanbul halkında da bu
olumsuz tepkiler oluştu.
Hepimizin bildiği gibi en yakını olan Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan bile kendisine mesafe
koydu. Mümkün mertebe yan yana gelmemeye çalıştığı gözden kaçmadı. Tabi işin perde
arkasını bilmiyoruz ama mutlaka istifası konusunda Reisin bir baskısı olduğunu düşünüyorum.
Bu olumsuzluklar elbette Ak Partiye de olumsuz etki yaptı. Korunduğu kollandığı şeklinde
laflar ayyuka çıktı. Alt tabaka baskı altında da neden bunlar hala görevde algısı oluştu. Bunları
göz önünde bulunduran Topbaş tercihini koltuğunu bırakmakta buldu.
Yoksa muhalefetin saldırısı falan istifada etki etmedi. Reis istedi ve oda koltuğunu bıraktı
diyorum. Bırakmaklada Ak Partiyi rahatlattığını düşünüyorum. İstanbul için hayırlı olur diye
inşallah.
Tabi bunun devamı gelir mi gelmesi lazım. İl Başkanlarının alınması bir fetö meselesi değil
iç çekişmelerdir. Parti içi uyumsuzluklardır. Bunlar Türkiye genelinde yaşanan olaylardır.
İlimiz içinse Fetönün en yoğun olduğu bir il diyebilirim. Gerçekten bizim bilmediğimiz
kişilerin Bayloc kullandıklarını tespitten sonra öğreniyoruz. Ama bunu siyasilerde çok fazla
göremiyorum. İlimizde çıkarılan dedikodular ise siyasi hesaplaşmadan kaynaklanıyor.
Ne Milletvekillerimizde nede Belediye Başkanımızda bu tür bağlantı bulunduğunu tahmin
etmiyorum. Eğer böyle bir bağlantı olsa idi Bayloc denen alet kullanımı ortaya çıkardı. Zaten
yaşam tarzlarıda buna uygun değil, ben genel olarak siyasilerimizi yakinen tanıyorum.
Mesela 17 Aralık sonrası ve 15 Temmuz öncesi Sayın Belediye Başkanı Haluk Şahin Yazgı
bu örgütün kaçak yapılarını yıkmazdı. Yıktığı anda da onlara, “ siz burada terörüst
yetiştiriyorsunuz” diyemezdi.
Üstelik ben Sayın Yazgıyı 15 yıldır tanıyorum ve benim kadar Fetö karşıtı olduğunu çok
yakinen biliyorum. Geçmişte Fetö ile birlikte mücadele ettiğimi bugünkü gibi biliyorum. Tabi
Milletvekillerimizin üçünüde biliyorum ve yakinen tanıyorum onlarda da Yazgı gibi Fetönün
F’si yok. Bundan dolayı ben bu konuda çok rahatım.
Çıkarılan bazı dedikodular art niyetli insanların bu olaydan vazife çıkarmalarından başka
değildir. Benim sadece Üniversite ile ilgili endişelerim bunmaktadır.
Nedeni ise son zamanlarda sanal alemde yayınlanan olumsuz yazı ve paylaşılara bir cevap
verilmemesi. Varsa bu kurumda derhal temizlenmeli, arkasında kimse durmamalı. Tabi varsa
bağlantı, yoksa zaten sözümüz olamaz. Rabbım ülkemizi bu sinsi beladan kurtarsın.
YORUMLAR