Hafta sonu havalar iyi, çarşıyı dolduran insanlarımızın içerisinde ellerinde kuruyemiş kaseleri. Yediklerini sokağa atıyorlar, beni gören tanıdık bunu bir yazsan dedi. Bende valla sokakta her insanın eline benim yazımı el ilanı gibi tutuştursak adamın içinden gelmiyorsa inan olmaz dedim. İnanın olmaz, temizlik insanın fıtrat ve yaşamıyla özdeşleşmesi lazım. Ama geçen yıl bir konuyla alakalı bir yazı yazmışım bunu tekrar paylaşmakta fayda var.
“Duyarlılık deyince illede değerlerimiz, birliğimiz, örf veadetlerimiz gibi anlam teşkil eden hassas konuların dışında duyarlı olmamız gereken çok önemli görevlerimiz de var. Nedir bunlar, çevreyi ve doğayı kirletmeden tutunda yaşadığımız bölgenin huzur ve güvenine kadar duyarlı olmamız gereken hassas konularımız vardır. Bu konularda %50’nin üzerinde duyarlı olduğumuza inanmıyorum.
Yaz geliyor insanlar sıcaktan bunalıp kendisini dışarıya atıyor, atıyor atmasına da çarşıda pazarda yediği gıda ve kuruyemişin kalıntılarını nereye atıyor? Neresi olursa olsun atsında elinden gitsinde nereye giderse gitsin. Park ve banklara akşamları veya serin havada oturmaya başlarız ellerimizde de birer poşet kuru yemiş ya oturduğumuz bankın önüne ya da çimlere oturmuşsak çimlerin içine yediğimiz kuruyemişlerin kabuklarını atıyoruz.
Yemek için aldığımız kese kâğıtlarının yanına birde kabukları içine atacak poşet kullanmayız. Neden kullanalım canım sokakların içine atmak işin en kolayı. Nasıl olsa belediyenin temizlik elemanları var süpürüyor, hatta o elamanları küçümser çöpçülerin işi ne süpürsün deriz.
Elin gevurunun memleketine gidenler orada sokağa bir sigara izmaritini yere atamazken, buraya gelince sokakları kirletmek mubahmış gibi kendi ülkemizi hor kullanırız. Başka ülkede arabanın camından dışarı bir çöp atsanız arkanızdan gelen araç sürücüsü hemen sizi ihbar eder hemde plakanızdan adresiniz tespit edilir ceza kapınıza tebliğ için gelir. Bundan dolayı kendi memleketini hor kullanan benim ülkemin insanı orada en ufak bir çevre kirliliği yapmaz.
Hatta dinine lanet ne prensipli ve temiz adamlar diye gelir burada da onları överiz. Be kardeşim tarihe bir bakın bakalım Avrupa temizliği banyoyu kimden öğrenmişler? Tarih boyu hamamlar dünyada yok iken bizde vardı ve Avrupa da böyle güzel Osmanlı hamamları yok. Onlar bizden temizlik ve titizliği almış, bizde onlardan medeniyetsizliğini örnek almışız.
Belediyenin en son yaptığı Kılıçaslan parkını bir hafta sonu gezdim. Her yerde iğne atsan yere düşmez şekilde insanlar, parkın yeterli olmadığı anlaşılıyor. Ama yeni ilave çalışmalarda yapıldı, yapılıyor yapılmasında bu kadar masraflarla insanlar eğlensin mesire yapsın diye yapılan bu parkı nasıl kullandığımızı görmek lazım. Her yere poşet ve gazete parçaları atmışlar, bu yetmiyormuş gibi gidenler arkalarında bir yığın çöp atıkları bırakmışlar.
Be kardeşim size ne güzel park yapılmış temiz havada kullanın diye. Babanızın hamalımı var buraya çöp atıklarınızı bırakıp gidiyorsunuz, toplayın atıklarınızı bir poşete koyun ve çöp konteynırına atın giderken. Şu sigara atıkları ve izmaritleri her yeri kirletmiş, sokakta giderken izmarit, temiz havada otururken izmarit atılır, erkekseniz bir Avrupa ülkesine gidinde atın yere bir izmarit bakın kaç lira ceza yiyorsunuz. Burada cezayı bırakın uyarsanız bir sürü azar işitirsiniz. Ne kadar duyarlı bir toplumuz bundan öteye gitmeyin. Efendim Belediye de artık çarşı merkezinin için biraz çöp kovası yerleştirsin. Burası huzurlu bir il bomba endişesi varsa şeffaf kovalar olsun konabilir..
Havalar biraz açılınca aynı gün valilik önünden gidiyorum banklara oturan bazı insanlar hatta bunların içinde çok genç insanlarda var habire çekirdek yiyerek kabuklarını vilayet önüne atıyorlar.
Evlerde hanımlar bu zamanda bile sokağın ortasına sofra çırpıyor, hemde çarşının içinde oturan hanımlar. Aşağıda işyeri mi var insanmı geçiyor kimin umurunda.
Velhasılı velkelâm çok bencil ve egoist insanlarız, kendi rahatımızdan başkasını kesinlikle düşünmeyiz. Sürekli yazıyorum anlatıyorum, kaldırımlarda bir düzelme var mı? Sen oradan geçecekmişsin, ayağın takılacakmış, o kaldırımda burada yaşayan herkesin hakkı varmış kimin umurunda. Yeterki adamın malları satılsın cebine para girsin, sen düşmüşün ayağın kırılmış, kolun kırılmış kimsenin umurunda değil. Hadi birde tam ya da yarı görme özürlüysek nasıl olacak, erkeksen geçerken kaldırımdaki eşyaya takılıp bir zarar ver bakalım ne kadar dayak yersin.
Vay benim bencil insanlarım, dün dünyaya medeniyet ve görgü kurallarını biz öğretirken şimdi biz onlardan görgü görenek öğreniyoruz. Asılı kelam çok bencil bir toplum olmuşuz keyfimize de çok düşkünüz. İnşallah bir gün toplum hayatına önem verir çevreyi koruruz.
YORUMLAR