Ancak, Aleviliği bir din gibi yaşayanlar, Allah'ın Aslan'ı (Haydar-ı Kerrar) Hazreti Ali Efendimiz'i zerre kadar anlamamış ve tanıyamamıştır.
Hayatı ve ölümü Allah ve Resulullah'ın çizgisinde olan, Kur'an ve Sünnet ahlakından zerre kadar şaşmayan, din-i İslam için, ila-i kelimetullah ve nizam-ı alem için hayatını hiçe Sayan, tüm dünya nimetlerini elinin tersiyle iten Allah'ın Arslan'ı Hazreti Ali efendimizi rahmet ve özlemle anıyoruz.
"Onların döneminde neden bu kadar olay, savaş, alavere dalavere olmadı da senin döneminde oluyor ya Ali hesap ver" dediğinde bir bedeviye Hazreti Ali efendimiz Radıyallahu anh; "Onların yanında biz vardık, bizim yanımızda kimse kalmadı"
Kısa bir yolculuğa çıkacağız, makale uzun diye okumayacağınızı da biliyorum! bakalım kimler nasiplenecek?
Hırs, ihtiras ve Hz Osman'ın öldürülmesinden kaynaklı algı operasyonları, Sıffin ve Cebel olayları ile başlayıp Kerbela katliamıyla sonuçlanan İslam halifeliğinden, Saltanat halifeliğine geçiş zemini hazırlayan kişi maalesef sahabi mertebesine ve şerefime nail olmuş Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber yol yürümüş Şam valisi Hz Muaviye, İslam tarihine kapanması çok zor yaralar açmıştır...
Görünüşte ve tarihte baksanız sanki hiçbir şey yapmamış gibidir. Oğlu Yezid'in halife seçilmesinden Tutun da Hz Osman Efendimizin kan davasını gütmesindeki adaletsizliklere ve samimiyetsizliklere kadar her şey onun eseridir.
Hattı zatında Hz Aişe annemiz ile Hz Ali efendimizi karşı karşıya getiren hadiselerin Ve algı operasyonlarının merkezinde de yine aynı kişi vardır.
Tüm bu olayların cereyan etmesi kimi kaynaklara göre yüz bin Müslümanın birbirini kırması, öldürmesi anlamına geliyor.
Kufe, İslam tarihinde şerrin, algının, satılmışlığın baş şehri olarak hafızalara kazanıyor.
Kerbela olayı ve Hz Hüseyin Efendimizle birlikte ehli beytinin şehit edilmesi olayında ve diğer yukarıda saymış olduğumuz tüm algı operasyonları olaylarında tarihsel olarak Ne gariptir ki ne Muaviye ne 3 yıl halifelik yapacak olan oğlu Yezit direkt bu savaşların ve katliamların içinde olmayıp, Hilafet makamını kullanmak suretiyle perde arkasında ve gerçekte Tüm bu olayları kumanda eden kişiler olarak tarihe geçmiştir.
Tüm bu olayların ve özellikle Hz Hüseyin efendimizin Şehit edilmesinde 3 isim öne çıkıyor. ibadullah Bin Ziyad, Ömer Bin sad, şimmr bin zilcevşen...
Ne gariptir ki bu üçünün Babası da sahabi efendilerimizdendir ve Peygamberimizle yan yana yol yürümüş Cihat etmiştir.
Tüm bu konuları anlatılırken 2 isim var ki yıllarca hep Es geçildi, unutuldu unutturulmaya çalışıldı bu ismi mutlaka bir tarafayazın! "Muhtar Es sekafi ve hür Bin Yezid"
Muhtar Es sekafi Hz Hüseyin efendimizi Şehit edip tuzağa düşüren bu yukarıdaki üç isim ibadullah Bin Ziyad, Ömer Bin sad, şimmi bin zilcevşen, bunun üçünün de kellesini keserek Hüseyin efendimizin hayatta kalan ve tüm bu hadiselerin bizlere kadar ulaşmasına vesile olan Ali Askar diğer bir adıyla Zeynel Abidün efendimize göndermiştir. "İntikamını aldım ya Zeynel Abidin" diyerek bir öğlen vakti bunların kellesini önüne atmıştır.
Diğer unutmamamız gereken isim ise "Hür Bin Yezit"...
Hür, Kufe'den Şam'a gelmekte olan Hz Hüseyin ve beraberindekileri Kerbela denilen yerde bekletmesi emrini zamanın halifesi yezitten alarak Hazreti Hüseyin Efendimiz ve beraberindekilerini Kerbela'da bekleten Ordu içinde bir birliğin komutanıdır.
Yapılan bu zülme sessiz kalamaz ve kendine tabi 25-30 kişi ile birlikte Hazreti Hüseyin efendimizin saflarına geçer.
"Ya Hüseyin, bize dedi ki; Hüseyin'in Şam'a gelmesini engelleyin, önünü kesin tekrar Mekke'ye gönderin. Görüyorum ki durum çok başka, şu ana kadar size haksız şekilde yapılan olayların içerisinde olduğum için üzgünüm, pişmanım Beni Affet" diyerek özürünü diliyor ve Hüseyin Efendimizle birlikte şehadete giriyor.
Savaş esnasında Yezid'in ordusuna karşı öyle bir Mücadele veriyor ki, Hür'ü öldürmeden Hüseyin'i öldüremeyeceğiz önce Hürü öldürün diyerek neredeyse tüm Ordu onu Hedef alıyor! Hür (ra) insanüstü bir mücadele, Müslümana yakışan bir vefa gösterdiği için Adını bir köşeye not ettim ve 2002 yılında Rahmetli olan oğlumun adını Hür koydum...
Peygamber Efendimiz s.a.v'in ölümünden sadece 25-30 sene sonra Müslümanların birbirindüşmesi, İslam tarihinde kapanmaz bir yara açmıştır.
Maalesef Hilafet, saltanata yenilmiştir.!
Zira Hilafet makamı ehliyet Liyakat ve samimiyet makamı olması hasebiyle bu düsturlara uyularak halife seçilirdi. fakat Muaviye ile birlikte güç, para, makam kimde ise Hilafet öyle seçildi.!
Müslüman aleminin Hazreti Ali efendimizin yalnızlığını yaşadığı çok dönemler oldu ve hala günümüzde Gazze, Filistin, Doğu Türkistan gibi İslam beldelerindeki zulüm Yezid'in orduları eliyle hala devam etmektedir.
Bu arada biz neredeyiz tam olarak?
Biz kimin yanındayız?
Biz kimin yalnızlığının yalnızıyız?
Fikret Çalışkan
İletişim ve Uluslararası İlişkiler Uzmanı
Yorumlar
Kalan Karakter: