Ehliyet, Liyakat, Samimi-niyet

Küçük zenci bir çocuk, satıcının elindeki balonları seyre dalmıştı. 
Her renkten ve her biçimden balonlar,
Derken aniden kırmızı bir balon, kazara kurtularak havada uçtu, uçtu, uçtu ve sonunda aşağıdan seçilemeyecek kadar yükseldikten sonra gözden kayboldu...

Küçük zenci çocuk,
"Baloncu Amca!" dedi. "Acaba bir de siyah renk bıraksaydınız, ötekiler kadar yükselir miydi?"

Baloncu amca, anlayışlı bir bakışla çocuğa gülümseyerek, siyah renkli bir balonu boşluğa doğru bırakırken yanıt verdi...

"Yavrum... Bizi yükselten; dışımızdaki renk değil, içimizdeki cevherdir."

                                 . . .

Dolayısıyla beklenti ve menfaat çukuruna batanlardan samimiyet ve dava adamlığı beklenemez. 

Ayrıca rengi, tavrı, gösterişi her ne kadar güzel olursa olsun, hassasiyeti; ümmetin selameti, milletin refahı, vatanın Bölünmez bütünlüğü olmadıktan sonra içindeki Cevher'in de hiçbir önemi yoktur !

Bir toplumda liderlerin, işverenlerin, yetkililerin tek başına etik olması, çalışkan ve dürüst olması yeterli değil, Aynı ölçüde ona tabi olanların da bu hassasiyetleri taşıması başarının kaçınılmaz anahtarıdır. 

İşte buna; ehliyet, liyakat ve samimiyet diyoruz. Bu halkanın birinin eksik olması demek, toplum birlik ve bütünlüğünün temelini dinamit koymak demektir.

          Fikret Çalışkan 
Iletişim ve Uluslararası ilişkiler Uzmanı