yalakalık sözde değil, özde..
varsa içinde, çıkıveriyor dışına..
yoksa içinde dışına çıksa da sırıtır,
ele verir sahibini.. ama yalaka ruhlu ise
çok da inandırıcıdır, en efe âlâsı bunlardır..
bunları taklit ederek yalakalığa tevessül edenler
nisbî başarılar(!) elde etseler de
dikkatli göz anlar, "sonradan olma" olduğunu..
ee, o da bir yarış, ikbâl yarışı.. en zoru..
eskiden 20-30 derecelik yalakalar
hiç hoş karşılanmaz, yan gözle bakılırdı..
gel zaman git zaman görüldü ki iyi prim yapıyor..
teşvik olunca teşvik ediciler olunca yenileri eklendi,
"ben de varım bu yarışta, benim neyim eksik..?" diyenler
seslerini duyurmaya başladılar, adreslerine..
iktidar partisi genel başkan yardımcısı olmuş,
akademik kariyerini seçimde konuşturmuş!
siirt milletvekili adayı prof. yasin aktay..
hem inançları kuvvetli siirt halkına dinî mesaj sarkıtıyor,
seçimde milletvekilliğini garantileyebilmek için..
hem cumhurbaşkanı sayın erdoğan'a mesaj gönderiyor,
seçim sonrası bakanlığını garantileyebilmek için..
bunun adresinin neresi olduğunun bilinciyle,
sayısız emsallerinde görüldüğü üzere..
güftesini ve bestesini kendisinin yaptığı türküde,
"heval tayyip erdogan, salli ala muhammed"
"serok tayyip erdogan, salli ala muhammed"
"recep tayyip erdogan, salli ala muhammed"
sözleriyle salâvat ile yaranmayı yan yana getirmiş,
yalnız peygamberimiz için getirilen salâvat ibâresiyle
satır arasında liderine peygamberlik imâsıyla..
bu ne cür'et, bu ne haddini bilmezlik..!
bir koltuk bu kadar mı gözünüzü karartıyor,
tüm değerleri ayaklarınızın altına alacak kadar..
böyle mi hizmet üreteceksiniz..?
her yeni yalakanın bir öncekinden
daha yeni sözler ve yöntemlerle çıkması,
daha etkili olması gerekiyordu, öyle de oldu..
40 derecelikler gelince 20-30 derecelikler gitti,
50-60 derecelikler oyuna dahil olunca bi'öncekiler bitti,
70-80 derecelikler oyuna girince bi'öncekiler yitti..
alımlı mı alımlı 90 derecelikler ufukta görününce
diğerleri kendiliklerinden oyundan düştü, kaybetti..
hele 100 numaralar gökten zembille inince, tam
'bundan ötesi olmaz artık' diyecektik ki,
100 + 'lar devreye girince anlaşıldı ki,
arşiv kayıtları tabloyu tanımlamaya yetmeyecek..
27 şubat 2015 tarihli
"sıradaki" başlıklı yazımızda,
bir büyükşehir belediye başkanı ifadesiyle,
"sür be evladım, yalakalıkta sınır yoktur" imzasıyla
sınırsız sorumsuz yalayıcılar kooperatifi kurulmuş oldu,
üstelik üyelik için müracat şartı gerekmiyor..
haa diyeceksiniz ki,
"siz de lafı hepten yalakalara getiriyorsunuz da,
azmettirenlere, teşvik primi verenlere
niye bi'şey demiyorsunuz..? bakın,
işte burada bi'dakka durun ve dinleyin lütfen..
bunu asıl söyleme hakkı toplumun değil mi..?
bunun asıl söylenme yeri sandık değil mi..?
usandık diyorsanız, uyandık diyorsanız, işte sandık..!
ayıp olmanın çok ötesinde
büyük günah işliyorsunuz beyler..!
lütfen haddinizi bilin..!
toplumun dinî değer, ahlâkî kural,
ilke ve ayarlarıyla bu kadar oynanmaz..!
ateşle oynadığınızın farkında mısınız..!
vicdanınızda biraz kırıntı kaldıysa onu dinleyin
ve hep birlikte terkedin sınırsız yalakalığı..
hangi partide veya nerede olursanız olun,
kime yalakalık yaparsanız yapın,
sözümüz size, ey yalakalar..!
birazcık anlıyoruz,
sizi ankara'da gören! var duyan! var ama
bir de yukarılarda "gören.. duyan.. bilen.. yazan..
zamanı geldiğinde çetin hesabı soracak olan yaradan" var..
tartışmalı
siyaset meydanlarında
ele alınan mukaddes kitabımız ile
dile alınan dinî söylemler ve argümanlara
bugüne değin hiç olmadığı kadar abanmak yerine,
görev verildiğinde neler yapabileceğinizle
prim yapmaya ve böyle kazanmaya çalışınız..!
aksi görüntü, başarısızlığın zımnî ikrarı gibi,
aksi görüntü, acziyet ve yetersizliğin işareti gibi,
aksi görüntü, din istismarcılığı itirafı gibi,
aksi görüntü, kaybetme telaşı gibi..
aksi halde ..
bilmem anlatabiliyor muyum..?
E-Posta: [email protected]