6 gün önce abd'de kaybettiğimiz
prof.oktay sinanoğlu hoca merhumu
bugün istanbul'da toprağa verdik..
20 yıl kadar önceydi, yaşadığı abd'den
ülkemize gelip uzun sürelerle kaldığında,
tv ekranlarında yabancı hayranlığını aşağılarken
insanımıza özgüven aşılamaya çalışıyor,
komplekslere karşı fikri panzehirler zerkediyor,
laf üreten değil düşünceler üreten
bir anlayışı topluma aşılamaya çalışıyordu..
bunda da azımsanmayacak ölçüde başarılı olmuştu..
özellikle son 10-15 yıllık zaman dilimi içindeyse
önde gelen tv kanallarında yer bulamaz oldu..
izlenirliği düşük kanallarda zor da olsa
üstlendiği misyonunu sürdürmeye çalışıyordu..
ekranlara çıkması gizli bir el tarafından yasaklanıyordu..
topluma yerellik ve yerel değerlere bağlılık özgüveni,
güven ve cesaretini aşılayan sinanoğlu hoca'nın
toplumla iletişimi ve ilişkileri yok ölçeğine düşürülüyordu..
nihayetinde dayanamadı, biraz da küskün halde
geldiği abd'ye dönmüştü, birkaç yıl önce..
* bilgeliği yanında
lafazanların boyalarının döküldüğü,
foyalarını ortaya çıkardığı gerçek bir bilge kişilik..
kişiliksizlerin, yanında dikiş tutturamadığı kişilik..
düşünce ve ideoloji sefaleti yaşadığı halde
zenginmiş gibi kendilerini topluma yedirenleri,
verdiği donelerle maskelerini düşüren birini yitirdik..
* zarfa oynayanlara inat mazrufa,
kalıba oynayanlara inat kalbe hitab eden,
umudu söndürenlere inat umutları yeşerten birini yitirdik..
* abd'ye gitmesi için bastıran
ailesi ve okul yönetimine dayanamayıp,
"burada kalırsam amerika'nın kölesi olurum,
oraya gidersem amerika'nın efendisi olur,
buraya gelip onlarla rahat mücadele ederim" deyip gittiği
abd'de imza attığı sayısız ve eşsiz bilimsel başarılarıyla
aynen söylediği gibi alanında abd'nin efendisi olduğu,
üstelik 26 yaşındayken moleküler biyoloji dalında
dünyada ilk profesör bilim adamını yitirdik..
herşeyden önemlisi,
abd'ye gitmek için ısrar eden yeğenine,
"amerika'ya gitmek istiyorsun değil mi,
b.k mu var amerika'da, diyarbakır'a gitsene!" dediği için
time dergisine kapak olan resmini çöpe atan yeğeni,
bilahare abd'den dönüp elinde kırmızı karanfille
kapısını çalıp "haklıydınız" dediği bizden birini yitirdik..
* aslında bizler
sadece bir bilim adamını değil,
kendisi olamayanın hiç kimse olamayacağını hatta
hiçbir şey olamayacağını gösteren birini yitirdik..
* sübliminal mesajlarla
toplum bilinçaltına yerleştirilen, çoğu kez
farkında bile olunamayan komplekslere,
kültürel hegemonyanın tabî âsârı ezikliklere
savaş açan bir vatanperveri yitirdik..
* yerelliğimizle ve
yerel değerlerimizle
evrensel olunabileceği inancıyla dolu
özgüven savaşçısı merhum sinanoğlu hoca,
ancak ve ancak "biz" olmakla
"ben" olunabileceğini vermek için yırtınırken,
"biz" derken bile "ben"likten ve
"bencillikten" narsistliğe terfi edenlerin
makyajını silen, maskesini düşüren birini yitirdik..
ne dersiniz,
merhum sinanoğlu hoca'nın
dev bir özgüven anıtı gibi durduğu/duracağı
ülkemizde düşünün bir kere,
aynı zaman diliminde sivriltilenlerin hâli nic'olurdu..?
sizce, merhum hoca'nın ülkemizdeki misyonunu
kendi emellerine engel görenler kim/lerdi..?
pardon!
biri/lerinin adını fısıldadığınızı duyar gibi oldum da..
demem o ki,
iterken bile çeken dingin kişi idi sinanoğlu hoca..
çekerken bile iten dingil kişi sizce kim/ler..?
E-Posta: [email protected]