yaşanmadan yazılabilir mi..?
oyun çağında küçücük minicik
suriyeli bir kız çocuğunun vasiyeti:
"bu benim vasiyetimdir..
canım anneciğim, senden
benim güzel gülüşlerimi hatırlamanı
ve yatağımı olduğu gibi bırakmanı istiyorum..
ve sen ablacığım, arkadaşlarıma de ki, 'o açlıktan öldü'
ve sen abiciğim, üzülme ama ikimiz birlikte 'biz açız' dediğimi hatırla..
ey ölüm meleği, acele et ve ruhumu al ki
artık cennette yemek yiyeyim.. ben çok açım..
ve ey ailem, benim için korkmayın..
ben sizin yerinize de cennette yiyebileceğim kadar çok yiyeceğim"
sözün bittiği yerde sıra duyguların:
"imkansız" ile,
boğazım düğüm düğüm, çözülmesi imkansız..
yutkunamıyorum, yutmam imkansız..
sözüm ağızda kaldı, çıkması imkansız..
duygularım yüreğimde kaldı, haykırması imkansız..
gözyaşlarım gözümde kaldı, akması imkansız..
hıçkırığım boğazımda kaldı, "hıck" demem imkansız..
ellerim yumruk oldu, açmam imkansız..
dizlerimin bağı çözüldü, yürümem imkansız..
gözlerim bakakaldı, görmem imkansız..
kulaklarım çın çın ötüyor, duymam imkansız..
dokunamıyorum, hissetmem imkansız..
dondum kaldım, kımıldamam imkansız..
kanım dondu, akması imkansız..
vicdanım kanıyor, durması imkansız..
insanlığımdan utanıyorum, çıkmam imkansız..
minicik kızım affet bizi, belki affetmen imkansız..
sana iyi bir dünya veremedik, affet bizi..
not:
bu manzaraların müsebbipleri!,
her kim olursanız olun, size sesleniyoruz:
bu yavrucağızın yüreğinin sahibi olan
Allah(CC) sizi bildiği gibi yapsın.. âmin..! 12.12.15.
E-Posta: [email protected]