az şeyden öz şey çıkarma adına
satır arasına dalıverelim:
"sürü yönetimi elemanı benim" projesi
kapsamında konuşan konya milletvekili cem zorlu,
"bir başbakanla çoban arasında fark yoktur,
biri sürü yönetiyor, diğeri halkı yönetiyor"
diye ahkâm kesmiş..
en basit anlamıyla.. ona göre,
"çoban ile başbakan arasında fark yok,
o halde sürü ile halk arasında da fark yoktur..
yönetme ile gütme/güdülme arasında fark yok,
insan yönetimi ile hayvan gütme arasında da fark yoktur"
bu türden laflar,
çobanın elindeki sopayı kullanma biçimi ile
başbakan'ın elindeki yetkileri kullanma biçimini
aynı gören bir zihniyetin ürünü mü yoksa
ayırdımı yapamayacak kadar çapsız birinin işi mi..?
yoksa topluma hizmet iddiasıyla gelip
topluma hükmetmeye başlayanların
geldikleri noktayı mı gösteriyor..?
bilmiyorsa öğretelim,
çoban için eğitime öğretime gerek yok,
dağları ovaları, bayırları çayırları bilmesi yeterli..
elinde sopası, yanında köpeğiyle,
düşer sürüsünün ardına,
emanet edilen sığırları mandaları,
kazları davarları koyunları
sürer dağlara ovalara yaylalara,
kırlara bayırlara çayırlara otlaklara,
hem güder hayvanları, hem yayar otlatır..
sürü günlükse, günün bitiminde evlerine dağıtır..
sürü mevsimlikse, geceleri ağıllarda barındırır..
mevsim bitiminde sürüsünü süre süre
güde güde sahiplerine teslim eder..
afedersiniz,
başbakan'a böyle bir imâ mı yapıyor..?
şimdi soralım,
başbakan çoban ise kendisi ne oluyor..?
kafa yapısına dinî arka plan oluşturmak
daha doğrusu kılıf uydurmak için kullandığı,
"hiçbir peygamber yoktur ki çobanlık yapmamış olsun"
hadis-i şerif'ini isti'mal ve istismar ile,
seçim arefesinde birilerine
zımnî bile değil, peygamberlik izâfesiyle
kendini hatırlatıp gösterme çabası mı..?
yakın geçmişte başka birisi de liderine,
"bizim için ikinci peygamber gibidir" demiş
ve çok tuhaf, hiçbir tepki görmemişti..
kimbilir, belki de bu muhterem(?) zât da
tepki gösterilmeyen emsallerine öykünerek
"beni unutmayın" diyor..
körleştiği için göremediğini biz gösterelim:
başbakan devleti yönetip halka hizmet eden kişidir,
çoban ise emanet edilen sürüyü güden kişidir..
başbakan halka hizmet yükümlülüğü olan kişidir,
çoban ise sahiplerinin emanet ettiği hayvanları otlatarak
şahsî iaşesini temin eden kendi halinde biridir..
sözü uzatmadan diyeceğimizi diyelim:
insan davranışları ve ihtiyaçları ile
hayvan davranışları ve ihtiyaçları arasındaki
farkı göremeyecek kadar körleşenler,
geldikleri noktada,
vekil, asıl'ı yani halkını,
sürü gibi mi görüyor dersiniz..?
not: söz, meclis'ten dışarıda değil içeride..
E-Posta: [email protected]